Seninle başım Dertte

16.9K 503 14
                                    

Hızlı adımlarla gelip, Yusuf'a bir yumruk attı.
" Len ben sana karımdan uzak duracaksın demedim mi? O sikik gözlerini dikmeyeceksin diye."

Kendini kaybetmiş şekilde vuruyordu. Yusuf karşılık vermiyordu.
" Rüzgar dur ne yapıyorsun? Rüzgar."
Beni duymuyordu.
" yeteeerrrrrr " diye bağırdığımda bana baktı. Gözlerindeki öfke, bugüne kadar görmediğim türdendi.

Yusuf'un yüzü kan içinde kalmıştı. Ona doğru adım atıyordum. Kolumdan tuttuğu gibi çekmeye başladı. Kapıya çıktığımızda koruma doluydu.
Arabanın kapısını açıp, beni içeriye attı resmen.
Arabaya binip gaza bastı.
" Sen ne yaptığını zannediyorsun?"
Beni duymuyordu. " Sana diyorum."
Elimi direksiyonu tutan elinin, üzerine koydum. İttirdi elimi.
Araba durduğunda, konağın önündeydik.
" in." Sesi buz gibiydi.
" in mi? Konuşmayacak mıyız?" gözlerim dolmuştu.
" in dedim. İn, in,in" deli gibi direksiyona vuruyordu.
Şuan konuşulmayacak durumdaydı. Arabadan iner inmez; araba hızla uzaklaştı.

Gözyaşlarım akmaya başlamıştı. Konağa girdim. Delal anne ile daye avluda oturuyordu. Beni görünce ayaklandılar.
" Ne oldu kızım. İyi misin?"
" Anne ben, ben yorgunum. Odaya çıkcam."
Anlayışla karşıladılar.

Odaya çıktığımda kapıyı kapatıp , sırtımı yasladım. Artık ayaklarım beni taşıyamıyordu. Çöküp ağlamaya başladım.
Ne kadar o şekilde durdum bilmiyorum. Hava kararmıştı. Kapı çaldı.
" Yengem sana yemek getirdim."
" Sağol Rohin. Canım istemiyor. Sadece yalnız kalmak istiyorum."
" Tamam yengem. Bir şeye ihtiyacın olursa seslenmen yeterli."
Ayak seslerinden gittiğini anladım. Böyle olmayacaktı. Konuşmamız lazımdı. Telefonu elime alıp aradım. Telefonu kapalıydı.

Zeynep'i bıraktıktan sonra deli gibi arabayı sürüyordum. Nereye gittiğimi bilmeden. Çok sinirliyim. Konuşmak istedi. Fakat onunla konuşamayacak kadar sinirliydim. Ağzımdan çıkacakları tutamayabilirdim. Daha çok birbirimizi kırabilirdik. Anlıyorum bir kadına yardım etmek istedi. Fakat beni neden aramadı. O Yusuf itine gitti. Bide Yusuf'un Zeynep'e sorduğu soruyla şok olmuştum. Zeynep'in cevabından mı korktum. Yoksa o itin karıma daha fazla bakmasını istemediğimden mi? Hemen Zeynep'i alıp ordan çıktım. Kafamda dolanıyordu. Ben olmasam, acaba Zeynep... Sadece saçmalıyordum.

Arabayı Mardin'in tepesine çektim. Eve gidemezdim. Dayanamazdım. Zeynep'le konuşmaya hazır değildim. Mardin'i izleyerek sabahlamıştım. Kafamda düşüncelerle...

Sabah olmuştu ve ben gözümü bile kırpmamıştım. Midemin bulanmasıyla lavaboya koştum. Uykusuzluktan artık vücudum bitmişti. Banyoya girip, ılık bir duş aldım. Hazırlanıp çıktım.

Herkes avludaydı. Kahvaltıya oturmuşlardı.
Daye:" Gel kızım yemek ye. Dün de bir şeyler yemedin."
" Sağol daye hastahaneye gitmem gerek. Orda yerim."
Konaktan çıktım. Hastahaneye gittim. Başım çatlıyordu sanki.

Hastalarla ilgilendim. Kan sonuçları aklıma geldi. Oraya gidiyordum ki, birden gözlerim karardı.
Gözlerimi açtığımda hastahanenin odasındaydım. Yanımda Elif vardı.

Kapı çalındı Metin girdi:" İyi misin Zeynep?"
" İyiyim başım döndü sadece."
" Evet bayıldın. Sanırım, yemek yememişsin tansiyonun düşüktü. Bi de dün kan vermişsin. Bir daha almaya gerek kalmadı. Tebrikler hamilesin. 3 haftalık."

Elim istemsizce karnıma gitti. Yüzümde gülümseme oluştu.
" Ben çıkayım. Bir isteğin olursa, çağırırsın."
" Metin. Sizden ricam olacak." Elif ile Metin'e baktım.
" Bunu şimdilik kimse bilmesin."
İkisine baktığımda kafalarıyla onayladılar.
Metin ile beraber Elif de odadan çıktı. Telefonu elime aldım. Ne olursa olsun bu, ikimizden bir parçaydı ve bilmesi gerekti. Telefonunu aradığımda bu sefer çalıyordu. Fakat açmadı.

Berdel Aşk Töre- Beni Sever misin?Where stories live. Discover now