Sadece eğlenicez

16.4K 418 6
                                    

Odadan çıktığımda, söyledikleri kulaklarımda çınlıyordu. Kendimi lavaboya attım. Ağlamayacaktım. Yüzüme su çarptım. Etkisinden çıkmak için. - ben burdayım Zeynep kaçmıyorum-
Son sözleri yalvarır gibi çıkmıştı.

Telefonuma mesaj geldi. Mertti " Aşağıda bekliyorum."
Tamamiyle aklımdan çıkmıştı. Lavabodan çıkıp, aşağıya iniyordum.
Koridorda giderken sekreter:" Zeynep hocam. Biliyorsunuz. Yarın Ankara'da hastahanelerin Sempozyumu var. Bizden başhekim olarak siz ve Gökhan bey gidecekti. Ama Gökhan bey balayında olduğu için; Rüzgar bey gelecek. Ben otel işlemlerinizi yaptırdım. Bilgileri size mesaj atarım. Uçaklar dolu olduğu için, bilet bulamadım. Zaten Rüzgar bey, arabayla gideceğinizi söyledi.
" Nasıl yani? Ankara'ya Rüzgar beyle mi gideceğim? Olmaz öyle şey."
" Şey efendim katılmanız gerekir. 3 ay önceden hazırlanmıştı. Hem siz, konuşmacı olarak katılacaksınız. Rüzgar bey dediki..."

Cümlesini tamamlanmasına izin vermeden: " Rüzgar  nerde?"
Kibarlıkta bir yere kadar. Sesim öyle sert çıkmıştı ki; kız bile affallayarak odasında olduğunu söyledi. Hızla odasına gittim. Kapıyı açar açmaz, konuşmaya başladım: " Sen, sen ne yaptığını sanıyorsun?"
Sandalyede arkasına yaslanıp:" A Zeynep hanım siz yemeğe gitmemiş miydiniz?"
Benimle dalga geçiyordu.
" Bu Ankara'ya gitmek de ne oluyor? Hem sen neden geliyorsun ki?"
" Zeynep hanım, bu 3 ay önceden belli olan bi program. Gökhan bey olmadığına göre, hastahaneyi temsilen ben ve başhekim olarak siz gideceksiniz. "
" Gökhan gelecekti."
" Buyrun arayın, siz çağırın gelsin. O gelirse, benim zaten gelmek için ; nedenim kalmaz."
Resmen dalga geçiyordu benle. Bende o Gökhan'ı getirmezsem.

Telefonumu çıkarıp, Gökhan'ı aradım. Gözlerimi dikip ona doğru konuştum.
" Gökhan nasılsın? Bu bizim Ankara'da olacak Sempozyuma gitmemiz gerekiyor. Senin gelmen gerek."

Gökhan'dan cevap beklerken; Sema'nın sesini duydum: " Zeynep kuzum, sen manyak mısın? Biz balayındayız. Balayı, anlatabildim mi? Valla patronluk taslayacaksın diye, kocam hiç bir yere gelemez. Daha birbirimize doymadık be. Biraz anlayış lütfen ve bizi balayında böyle saçma şeyler için , rahatsız etmezsen sevinirim. Hadi bay." deyip telefonu yüzüme kapattı.  Bir elimdeki telefona bir de karşımdaki adama bakıyordum. Şu anda delirmek üzereydim.

Karşımda zevkten dört köşe olmuş vaziyette bana bakıyordu: " Halledebildiniz mi Zeynep hanım?"
" Ben seninle, hiç bir yere gitmem."

Masadan kalkıp, tam önümde durdu. Elleri cebinde umursamaz bir tavırla: " Benle baş başa kalmaktan , bu kadar mı korkuyorsun Zeynep?"
Bu, bu ne diyordu be.
" Sen kimsin de , ben senden korkayım."
" O zaman problem yok Zeynep hanım. Yarın sabahtan yola çıkarız."
" Herkes kendi arabasıyla gitsin. Orda görüşürüz. "
Kafasını salladı. Odadan bir hışım, kapıyı çarpıp çıktım. Şu an arkamdan sırıttığına yemin edebilirdim.

Aşağıya indiğimde Mert beni bekliyordu.
" Mert çok özür dilerim. Şuan pek yemeklik havamda değilim. Başka zaman yapsak. Yarın sempozyum için Ankara'ya gitmem gerek. Eve gidip bavul hazırlayacağım."
" Sen iyi misin? Pek iyi görünmüyorsun? "
" Sinirlerim bozuk biraz. Sonra görüşürüz hoşçakal."
"İyi günler."

Eve geldiğimde çok yorgundum. Bizimkilere Ankara'ya gideceğimi, hazırlanmam gerektiğini söyleyip odama çıktım. Bavulumu hazırladım. Yarın hastahaneden dosyaları alıp sabah erkenden yola çıkacaktım. Allahtan ayrı gidecektik. Yolda onu çekmeyecektim.

Sabah hastahanede işlerimi hallettikten sonra, otoparka gittim. Arabanın önünde elinde bavul ile Rüzgar'ı gördüm.
" Hayrola."
" Pek hayır değil, Zeynep hanım. Arabam yağ kaçırıyormuş. Servise götürdüler. E malesef  bende size kaldım."

Çok eğleniyor görünüyordu: " İsterseniz başka araba , getirte bilirsiniz Rüzgar bey. Beni beklemenizin gereği yoktu."
" Zeynep hanım. Sonuçta aynı yere gidiyoruz. Binelim gidelim uzatmayalım. "
" Haklısınız çok uzadı. Önümde uzun bir yol var. Burda size laf yetiştirmekle, zamanımı geçiremeyeceğim. Size iyi günler."

Berdel Aşk Töre- Beni Sever misin?Donde viven las historias. Descúbrelo ahora