| dönüşü yok

1.1K 170 268
                                    

Tom ve Carmen hala dip dibeydi. Tom, genç cadının boynundaki tutuşunu gevşetip elini aşağı indirmişti ancak aralarındaki mesafeyi bozmamıştı.

İkisinin de bakışları birbirinden ayrılmıyordu. Sanki başka yöne baktıkları anda nerede olduklarının, ne yaptıklarının farkına varacaklarmış gibilerdi.

Gerçi, Tom bunun farkındaydı ve umurunda değildi ancak Carmen için de aynısının geçerli olacağı meçhuldü.

Dudakları yeni ayrılmış olmasına rağmen tekrar kavuşmak ve birbiriyle bütünleşmek için inanılmaz bir arzu hissediyordu. Fakat derse gitmelilerdi, Tom bunun bilincindeydi. Biraz daha burada durduğu durumda derse geç kalacaktı.

Bu yüzden "Bunun geri dönüşü yok Carmen." dedi Tom. Yeşil gözleri onun gözlerini delmek istiyormuş gibiydi. "Yok."

Carmen'in bir yanıt vermesine izin vermeden onu kulede bırakıp ayrıldı Tom ve derse yetişmek için hızlı adımlar atmaya başladı.

Kızın dudakları zehir gibiydi. Bir kere sistemine karıştığı için sürekli ona ihtiyaç duyacağını hissediyordu ve açıkçası bu durumdan hoşlanmamıştı Tom.

Hiçbir şeye ihtiyaç duymadığı bir hayat yaşamak zorundaydı fakat Carmen Greengrass'a ihtiyaç geliştirme tehlikesiyle karşı karşıyaydı.

Tüm gün o öpüşme anının ateşi içinde yandı Tom'un. Görmezden gelerek başarı elde etmiş olsa da gece yatağına yattığında bu anı tekrar tekrar zihninde canlandıracağını çok iyi biliyordu.

Dersler nihayet bittiğinde akşam yemeğinden önce zindanlara indi Tom. Çantasını odasına bırakacaktı.

İçeriye girdiği anda bir köşede konuşan Lestrange kardeşleri gözü görmüştü. Kiernan, kız kardeşine bir şeyler söylüyor; kız kardeşi de ona boş boş bakarak dinliyordu.

Tom, küçük kızın sabahki tavrını hatırlayınca Carmen'e yapılan saygısızlık onu rahatsız etti.

Carmen Greengrass onun sahip olduğu şeylerden biri olacaksa -ki Tom bunun olacağını kendince çoktan kabullenmişti.- kimse ona saygısızlık yapamaz, gözünü bile değdiremezdi.

Bu yüzden birilerine ders vermesi gerekiyordu.

Çantasını odasına bırakıp çıktıktan sonra Kiernan'ı koltuklarda Archer ile otururken gördü. Yanlarında Carmen de vardı. Abigail Lestrange gitmişti. Fakat nereye?

Ortak salona küçük bir göz gezdirdikten sonra aradığı hedefi buldu. Yanındaki kız arkadaşıyla konuşuyordu. Tom ona dikkatle bakarken Abigail arkadaşına veda edip uzaklaşmaya başlamıştı.

Tom omzuna dokunan eli hissedince bakışlarını Lestrange'den çekip dokunana döndürdü. Leonard'dı. "Lordum, burada niye dikiliyorsun? Gel oturalım." demişti.

"Birazdan geliyorum." dedi Tom gözden kaybolan kızın peşinden gitmek için hareketlenirken. "Odadan asamı almalıyım."

Leonard onun yalan söylediğine dair en ufak bir kuşku bile duymamıştı. "Tamam o halde." diyerek Archer ve Kiernan'ın yanına ilerlerken Tom da Lestrange'in peşinden ortak salondan çıktı.

Koridorun boş olması işine gelmişti. "Lestrange." dedi kızın arkasından sakince ve Abigail kendisine seslenilince arkasına dönüp Tom'a baktı. Onu gördüğü gibi yerinde dikleşmiş, korkmuştu.

Herkesin Tom Riddle'dan korkması şaşırtmıyordu artık.

"Lordum." dedi Abigail onun yanına gelirken. Kiernan bunu tembihlemişti senenin başında Abigail'a. Tom ile konuşurken ona lordum demeliydi.

𝐁𝐈𝐋𝐈𝐍𝐂𝐈𝐍 𝐎𝐓𝐄𝐒𝐈「ᴛᴏᴍ ᴍ. ʀɪᴅᴅʟᴇ」Where stories live. Discover now