| aile yemeği

772 129 119
                                    

Mart 1946
İngiltere, Londra

Carmen odalarında oturmuş makyajını yaparken aynadan yatakta uzanıp günlüğüne bir şeyler karalayan Tom'a baktı.

"Keşke benimle gelsen." demişti ona.

Sevgilisi başını günlükten kaldırmadan "Aile yemeği mevzularına dahil olmayacağımı biliyorsun Carmen." dedi. "Benlik değil."

Carmen gözlerini devirerek dudaklarına vişne çürüğü rujunu sürmeye başladı. Üzerinde V yakalı, bele oturan beyaz bir elbise vardı, belindeki kemer koyu maviydi ve taktığı safir kolyeyle küpeler kemerle aynı renkti.

Saçlarını arkadan mavi taşlı tokalarla tutturup işini hallettikten sonra makyajını da bitirmiş ve ayağa kalkmıştı.

"Nasılım?" diye sordu sevgilisinin dikkatini çekmek için kendi etrafında dönerken.

Tom bakışlarını Carmen'e çevirdiğinde etrafında döndüğü için uçuşan sarı dalgalarını ve beyaz eteğini görüp uzun uzun bakmıştı.

Ne kadar güzel gözüktüğünü kelimelerle anlatmak istese başarılı olamazdı. Boynundaki safir gibi gözlerindeki safirler de parlıyor, kusursuz yüzündeki güzel dudakları mutlulukla iki yana kıvrılıyordu. Nasıl tarif edilirdi ki bu güzellik?

"Yemeğe gelmeme fikrimi sorgulatacak kadar güzelsin." dediğinde Carmen gülümsedi. "O yüzden bir an önce gitmelisin."

Zaten yemeğe geç kalan Carmen beyaz kalın cübbesini üzerine geçirip topuklu beyaz ayakkabılarını da giyip evden ailesinin evine cisimlenmişti.

Kapıyı çalmadan önce derin bir nefes aldı, kendini bu geceye hazırlamak zor olmuştu ancak ailesi yemeğe gelmesi için ısrarcı olduğundan reddedememişti onları.

Kapıyı çaldı, ev cinleri kapıyı açtı. Carmen'i görünce gözleri parlamıştı cinin. "Küçük hanım! Hoş geldiniz, iyi ki geldiniz! Özledik sizi."

Carmen içeri girip cübbesini çıkardı ve ev cinine uzattı. "Teşekkürler." dedikten sonra salona girdi. 

Gördüğü görüntü şaşırtıcı değildi. Iris ve Kiernan yan yana oturuyorlardı, Kiernan'ın karşısındaki yer kendisi için boş bırakılmıştı. Annesiyle babası ise masanın farklı köşelerinde oturuyordu.

"Geç mi kaldım, affedersiniz." dedi masaya doğru yürürken. Henüz yemek başlamamıştı, tabaklar boş duruyordu.

"Biraz geç kaldın." Annesine baktı Carmen. "Dakik olman gerekiyor Carmen, geç kalmak hiç yakışık almıyor."

Carmen ilk andan tatsızlık çıkmaması için "Tekrardan kusura bakmayın." dedi ve Kiernan'ın karşısına oturdu. Onun oturmasıyla çorbaların servisi başlamıştı.

"Tom'un gelmeyeceğini söylemiştin de nedenini söylemedin, niye aramıza katılmadı?" diye sordu babası.

"İşleri var." Carmen bahanesini sabahtan belirlemişti. "Biliyorsunuzdur belki, Tom'un tasarladığı yasa yarın Bakan tarafından duyurulacak ve yürürlüğe girecek."

Tom, hızlı bir yükseliş yaşamıştı Bakanlık'ta. O kadar zeki ve çalışkan bir büyücünün yükselmemesi mümkün değildi zaten.

Birkaç aya Bakan yardımcısı olmaya hazırlanıyordu Tom, ofiste dedikodular dönmeye başlamıştı bile bu konuyla alakalı.

Yürürlüğe girecek kanun ise Tom'un işine yaramıştı. Ölüm Yiyenleri örgütleyerek restoranlara, kafelere baskınlar düzenlemeye başlamışlar ve bunun nedeninin bulanıklara zarar vermek olduğunu belirtmişlerdi.

𝐁𝐈𝐋𝐈𝐍𝐂𝐈𝐍 𝐎𝐓𝐄𝐒𝐈「ᴛᴏᴍ ᴍ. ʀɪᴅᴅʟᴇ」Where stories live. Discover now