| carmen'in hayalleri

955 126 161
                                    

Carmen bacaklarını göle doğru uzatmış, yağan karı izlerken şubatın sonunda Kara Göl'ün yanında olmak ne kadar akıl karıydı onu düşünüyordu.

Nihayet şubatın bitmesine az kalmıştı ve baharın habercisi olan mart kapılarını çalıyordu.

Haziran yaklaştıkça Hogwarts'tan mezun olma vakti yaklaşıyordu ve Carmen parmağındaki tek taşla alyansı çıkarıp Kiernan'a iade etmek için içinde büyük bir heves besliyordu. Tom'la birleşmesini engelleyen tüm sıkıntılar gidecekti.

Ağaca sırtını yaslamış bir şekilde oturan Tom'a başını yan çevirerek baktı Carmen. Etraflarındaki sıcaklık tılsımı onları kar soğuğundan kalkan gibi korurken Tom güncesine Karanlık İşaret adını verdiği dövmenin son çizimlerini yapıyordu.

Başını aşağı eğdiği için siyah saçlarının bir kısmı alnına dökülmüştü. Yeşil gözlerini koruyan siyah kirpikleri yanaklarına gölge oluştururken onun beyaz teninin soğuktan pembeleştiğini fark etti Carmen.

Hiçbir şey yapmadan duruyor olmasına rağmen o kadar yakışıklı gözüküyordu ki Carmen bu yakışıklılığın ona bakışından mı kaynaklı olduğunu yoksa her zaman bu denli yakışıklı mı olduğunu anlayamıyordu.

Belki de ikisinin birleşimi Tom Riddle'ı bu denli etkileyici yapıyordu kendisinin gözünde.

"Daha ne kadar izleyeceksin?" Tom'un başını kaldırmadan sormasıyla Carmen gülümsedi. Kim bilir kaç dakikadır öylece bakıyordu ona.

"Şikayetçi misin?" diye sordu oyuncu bir ses tonuyla.

Tom cık sesi çıkararak "Hayır ama uzaktan bakmaktansa yanıma gelebilirsin." dedikten sonra gözlerini Carmen'e çevirdi.

Bacaklarını göle doğru uzatmış, avuçlarını da arkaya atmıştı. Sarı dalgalı saçlarının üzerine kar taneleri tutunmuş, beyaz pırıltılar şeklinde parlıyorlardı. Mavi gözleri ışıl ışıldı, Tom kendisine bakarken hep bu şekilde ışıldadıklarını fark edeli çok olmuştu.

Üzerinde siyah boğazlı bir elbise vardı. Siyah ince külotlu çorabıyla birlikte kalın topuklu siyah botlarını giymişti.

Tom ona siyahın çok yakıştığını düşünüyordu, olması gerekenden de fazla.

Hala favorisi beyaz renkti gerçi. Karanlık Lord, beyaza bu denli sevgi beslediğine inanamıyordu.

Carmen yerinden kalkıp Tom'un yanına ilerlerken arkasına yapışmış karları temizlemeye çalıştı. Birazdan tekrar karın üzerine oturacağı için amaçsız bir çabaydı ama yine de denemişti.

Sevgilisinin dibine oturup onun sayfaya ne çizdiğine bakarken Tom "Nasıl?" diye sordu.

Daha önce kimsenin fikrini merak etmemiş, birine fikrini sorma gereği bile duymamıştı. Carmen Greengrass hayatına girene kadar.

Kız hayatının orta yerine kendi çabalarıyla dalana kadar tek başınaydı Tom. Şimdi ise kendini yalnız hissetmiyor, her şeye Carmen'i de dahil etmek isterken buluyordu.

Bu değişim göz korkutucuydu. Bir insanı bu kadar dünyasının içine almak, onu bu kadar önemli bir konuma koymak hiç kendisinin yapacağı bir şey değildi, hatta yapmamalıydı.

Fakat bu kıza engel olamıyordu. Engel olması gerektiğini bilmesine rağmen engel olmak için çabalamıyordu bile. Yalnızca Carmen'i daha da yakınına çekiyordu.

Kadere inanmazdı, kader insanın kendisinin yarattığı bir şeydi ama Carmen'e bu kadar karşı koyamıyor oluşunun ilahi bir güçle bağı olduğuna inanmadan edemiyordu.

𝐁𝐈𝐋𝐈𝐍𝐂𝐈𝐍 𝐎𝐓𝐄𝐒𝐈「ᴛᴏᴍ ᴍ. ʀɪᴅᴅʟᴇ」Where stories live. Discover now