| restoranda verilen haberler

738 118 57
                                    

Her şey çok hızlı olmuştu.

Carmen işlerin bu kadar hızlı gitmesinin iyi bir fikir olup olmadığından emin değildi. Yine de ses etmemiş, yalnızca tadını çıkarmıştı.

Tom'dan daha az şüphe duyduğu kesindi bazı konularda. Özellikle bebek konusu yüzünden gecelerce uyuyamamış olan Tom bu haberin üzerine Carmen'le evlendikleri için endişenin vücudunu kapladığını hissediyordu.

Evlilik gerçekten de sorun olmamıştı kendisi için, hayatlarında hiçbir şey değişmediği için umursamamıştı bile. Fakat Carmen'in karnı küçük de olsa çıktığında bebeği her an hatırlamaya başlayıp gerilmişti.

Evlenmelerinin üzerinden iki ay geçmişti ve sessiz sedasız bir şekilde evlenmişlerdi. Yanlarında kimse olmadan, yalnızca ikisi. Hala daha Greengrass ailesi onların evli olduğunu bilmiyordu mesela. Ya da Carmen'in hamile olduğunu.

Aile yemeklerinden sonra Carmen ailesiyle birkaç kere daha görüşmüştü ancak bu görüşmelerin hiçbirinde Tom, Carmen'i yalnız bırakmamıştı.

Kendisinin var olduğu bir yerde de Carmen'e kimse ağzını açamamıştı elbette.

Hala çocuk konusunda çekinceleri vardı. Sürekli bu işin nasıl olacağını düşünüyor, hatta bazen Carmen'i terk etmeyi bile planlıyordu. Terk edebilecek olsa ederdi de.

En nihayetinde kendi kendine "Çocukla büyüyene kadar Carmen ilgilenir, büyüdükten sonra eğitimini vermeye başlarım." diyerek içini biraz olsun rahatlatmıştı.

O gün Carmen'in ailesiyle görüşeceklerdi. Carmen hamileliğini ve Tom'la evlendiklerini ailesine açıklayacaktı.

Bu mevzuya hiç dahil olmak istemese de Carmen'i Kiernan ve Iris ile karşı karşıya tek başına getirmek istemiyordu. Aşık olduğu kadın üzerine o kadar koruyucuydu ki o ikisinin zorunluluktan sessiz kalışından haz alıyordu Tom.

Carmen, yanındaki Tom'la restorana girdiğinde ailesini görüp duruşunu dikleştirdi. Yanında Tom'un olduğunu bilmek onu güvende hissettiriyordu ancak hoşlanmadığı bir ortama girdiği için huzursuzdu.

"Merhaba." dedi Carmen ailesine baş selamı verip Kiernan ve Iris'i görmezden gelirken. Mama sandalyesinde oturan bir yaşını doldurmaya yaklaşmış siyah saçlı çocuğa baktı Carmen.

Kiernan'a benziyordu, Iris'e dair hiçbir şey yoktu bebeğin yüzünde.

Tom, babasıyla el sıkışıp annesinin elinin üzerine öpücük kondurduktan sonra Carmen'le yan yana oturup karşısındaki Kiernan'a baktı. "Kiernan."

"Tom." dedi mırıldanarak Kiernan. Greengrassların yanında oldukları için ona adıyla hitap edebiliyordu Kiernan.

Garson siparişlerini getirirken annesi kızına "Carmen, çok iyi gözüküyorsun hayatım. Ne oldu, kilo mu verdin?" diye sordu.

Sarışın cadı gülümseyerek "Hayır." dedi. "Sanmıyorum kilo verdiğimi."

Havadan sudan sohbetler ederek yemek yediler. Carmen, babasının parfümünün midesini bulandırdığını hissetse de hiçbir şey belli etmedi. Kokular konusunda büyük bir hassaslık çekiyordu son zamanlarda.

Iris ve Kiernan'ın küçük oğlu Rodolphus'u yemeğin sonunda kucaklamıştı Carmen. Çocuk sürekli ona ellerini uzatarak kendisine çekerken Carmen daha fazla engel olamamıştı.

Kucağında tuttuğu bebeğe gülümseyerek siyah saçlarını yüzünden geriye iterken bebeklerinin de Tom gibi siyah saçları olup olmayacağını merak etmişti. Doğrusu, Tom'un küçük bir kopyasına asla hayır demezdi.

"Şuna baksana." dedi Carmen, Tom'a gülümseyerek dönerken. Yeşil gözler onları izliyordu dikkatle.

Sevgilisinin kucağında bir bebek varken birkaç ay sonra bu bebeğin ikisinin bebeğine dönüşeceğini bilmenin tuhaf hissiyle mücadele ediyordu Tom.

𝐁𝐈𝐋𝐈𝐍𝐂𝐈𝐍 𝐎𝐓𝐄𝐒𝐈「ᴛᴏᴍ ᴍ. ʀɪᴅᴅʟᴇ」Where stories live. Discover now