| politika

1K 149 322
                                    

Tıpkı rüyasındaki gibiydi şu an olduğu konum.

Yalnızca hisler farklıydı.

Hogwarts arazisindeydi, yanında Carmen vardı. El ele tutuşmuyorlardı ancak birbirlerine o denli yakın yürüyorlardı ki ellerinin dışı arada birbirine değiyordu.

Rüyasında bu yaşanırken Tom kendini sevgi dolu ve Carmen Greengrass için her şeyi yapabilecek seviyede hissetmişti ancak şu anda yalnızca büyük bir çekim hissediyordu.

Aslında bu gizlilik olayı hoşuna gitmeye başlamıştı Tom'un. Gizli köşelerde Carmen ile öpüşmek, birilerine yakalanmamak için dikkatli davranmak...

Gizliliğin çekiciliği dedikleri durum sahiden de doğruydu. En azından kendisi için.

Aralarında küçük bir sessizlik hakimdi. Yalnızca soğuğun kokusunu ve ağaç yapraklarının hışırtısını dinliyorlardı.

"İnsanlara karşı niye bu kadar uzaksın?" diye sordu Carmen bir anda.

Tom kaşlarını çattı. "Yakın olmak zorunda değilim."

Genç cadı kaşlarını kaldırarak ona hak verdi. "Evet, zorunda değilsin." dedi. "Sadece... Neden?"

Kendini kimseye açmazdı Tom. Bu kadar özelini kurcalayan kimse olmamıştı hayatında, kimsenin kurcalamasına izin verecek yakınlığı da sağlamamıştı gerçi.

Fakat Carmen meraklı bir şekilde sorduğunda Tom kendini ona anlatmakta sakınca görmedi.

Oysa bu denli bir zekaya ve sinsiliğe bir şey anlatırken iki kere düşünmesi gerekiyordu.

Bunu bilmesine rağmen Carmen'in ona zarar verebileceğini düşünmüyordu.

Yapma kabiliyeti olmadığından değil çünkü kesinlikle bu kabiliyete sahipti, yapmak istemediğinden ötürü zarar veremezdi.

Bir kadının aşkı onun zayıf noktasıydı. Sınırı olmayan tek şey aşktı kadınlar için ve vazgeçmesi en zor olan şeydi.

Carmen de Tom'a duyduğu aşk için hangi sınırları aşabileceğini ve zayıf noktasını kolaylıkla gösterdiği için Tom ona karşı rahat olabileceğini biliyordu.

"İnsanlar bana yakınlık göstermeyince ben de onlara yakınlık göstermeye gerek duymadım." dedi. "Zaten mugglelar arasında büyüdüğüm için kendimi onlara hiçbir zaman yakın hissetmedim. O uzaklık hissi de hiç geçmedi."

Carmen onun kısaca anlattıklarına karşılık dudaklarını birbirine bastırırken aklını çelen bir soruyu sorup sormamak arasında kaldı.

Riskleri hızlı analiz etti. Sorarsa bir şey kaybetmeyecekti, en fazla Tom kızar veya susardı. Bu riske değerdi.

"Benim için de mi böyle hissediyorsun?" diye sordu. "Uzak?"

Tom yan gözle sarışın kıza baktı. Büyük okyanus mavisi gözler kendisini dikkatle izleyerek hareketlerini analiz etmeye çalışırken ne diyeceğini kendisi de bilmiyordu.

Uzaklık ve yakınlık kavramları iki ayrı uçta düşünülürse Carmen Greengrass tam ortada yer alıyordu.

Belki yakınlık kavramına zamanla daha da yaklaşacak bir biçimde ortadaydı.

"Uzaksın ama diğer herkesten daha yakın." dedi bu yüzden. "Ortadasın."

Carmen kaşlarını çattı. Bu cevabı beğenmemişti. O, Tom'a çok yakın olmak istiyordu. Ve bu yakınlığı bir an önce istiyordu.

Ancak Tom Riddle gibi huysuz ve buzdan kalelerle çevrili bir tabiata sahip olan çocuğa istediği yakınlığı elde etmek biraz zamanını alacaktı.

𝐁𝐈𝐋𝐈𝐍𝐂𝐈𝐍 𝐎𝐓𝐄𝐒𝐈「ᴛᴏᴍ ᴍ. ʀɪᴅᴅʟᴇ」Where stories live. Discover now