| bütünlük

1.5K 144 198
                                    

Carmen, akşam neler olacağını düşünerek karın ağrısıyla boğuşmuştu gün boyu. Bu ağrı bir rahatsızlıktan kaynaklı değildi, aksine heyecandan kaynaklı bir ağrıydı.

Tom Riddle'a altıncı sınıfın başında aşık olmuştu ve o günden beridir her şeyinin ilkini ona vereceği günü bekliyordu. Kendini buna adamış, aşık olduğu adama her şeyini sunacağını günü görmek için beklemişti.

Nihayet o gün gelmişti işte. Tom Riddle, ona istediği her şeyi verecekti.

Hem mental hem fiziksel olarak hazırlanmak için az bir zamanı olduğunu biliyordu Carmen. Bu yüzden akşam yemeğinden hızlı kalkmış, odasına giderek uzun bir duş almıştı.

Saat kaçta buluşacaklarını söylememişti Tom ancak Carmen akşam sekizde duvarın önünde olmaya karar vermişti. Hem yasak saatin başlamasına az kalan bir saat olduğu için etraf boş olurdu hem de uzun bir gecenin başlangıç saatiydi.

Acaba geç kalmış mı olurum, bekletir miyim onu? diye bir düşünce geçti zihninden sonra boş verdi. Beklemesi gerekiyorsa, Slytherin'in varisi şikayet etmeden beklemeliydi.

Sonuçta ilişkilerinde en çok zaaf sahibi olan oydu. Bu zaafı da özellikle Carmen'in vücudunaydı.

Beklediği saat geldiğinde ortak salonda oturan kimseye yakalanmadan dışarı çıktı. Kiernan veya onun arkadaşlarından birisine yakalanıp bir de onlara açıklama yapmak istemiyordu.

Sakince yedinci kata çıkarken bu okulun katları arasında süpürge sürmenin serbest olmasını istedi. Gerçekten çok işe yarardı. Bazıları birbiriyle çarpışabilirdi ama kimin umurunda? Zindanlardan yedinci kata çıkmak suçtu!

Biraz vakit almasına rağmen nihayet yedinci kata varınca sola saptı ve Tom'un önceki gece onu getirdiği duvarın önünde kendisini beklediğini gördü. Kollarını göğsünde kavuşturmuştu ve yüzünde donuk bir ifade vardı.

Carmen'in gelişini görünce onu baştan aşağı süzdü. Üzerindeki beyaz kayık yaka uzun kollu ile beyaz pileli eteği uyum içerisindeydi.

Bilerek mi saflığın simgesi olan beyazlara bürünmüştü emin olamadı ancak tenine o denli güzel uyum sağlıyordu ki ince detaylara kafa yoramadı. Yalnızca Carmen'in mavi gözlerinden okunan heyecanlı ışıltılara dikkat kesilmişti.

"Geç kaldın." dedi kız karşısında durduğunda, burnuna parfümünün güzel kokusu gelmişti.

"Gelmem gereken saati söylemedin." Carmen onun vücuduna iyice yaklaşıp ellerini omuzlarına koyduğunda Tom bakışlarını onun gözlerine indirdi. "Hem bir hanımefendiyi beklemek centilmenlik göstergesidir."

"Bekletilmeyi sevmem." dedi Tom, daha sonra çoktan oluşmuş kapının kulpunu aşağı kaydırarak Carmen'e içeri geçmesini bir şey söylemeden ifade etti.

Bu sessiz ifadeye ayak uyduran Carmen içeriye girdiği anda çift kişilik büyük yatağı gördü, siyah kumaşlarla örtülü olan yatağın başka bir köşesinde de uzun, küçük bir koltuk vardı.

Yatağın sağ yanındaki geniş boy aynasını gördü Carmen.

Oda fazla ışıklı değildi, loş sayılamayacak kadar aydınlık ancak tamamen ışıklı sayılamayacak kadar da karanlıktı.

Tom'un üzerinden çıkardığı Slytherin cübbesini koltuğun üzerine atışını izledi Carmen. Bir anda fazlasıyla gerilmeye ve ne yapacağını bilemez bir hale gelmeye başlamıştı.

Bunu belli etmemeye çalıştı. Gerginliğini belli edip Tom'un gözünde duygularını saklayamayan biri haline gelmek istemiyordu. Tom onun bir şey belli etmeyen ama zihninde kırk tilki dönen halini seviyordu.

𝐁𝐈𝐋𝐈𝐍𝐂𝐈𝐍 𝐎𝐓𝐄𝐒𝐈「ᴛᴏᴍ ᴍ. ʀɪᴅᴅʟᴇ」Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora