| kana kan

706 121 59
                                    

"Maalesef bebeği kaybettik."

Kollarını göğsünde kavuşturmuş, Şifacı'nın ciddiyetle söylediklerini yüzünde hiçbir ifade olmadan dinlerken içindeki öfkenin yakımı dışarıya yansımıyordu.

Carmen yatakta uzanır pozisyonda otururken kan çanağına dönmüş gözleri Şifacı'nın üzerindeydi. Yanında dikilen Tom'a bakmamıştı bile.

"Son iksirinizi de içtikten sonra evinize dönebilirsiniz. Geçmiş olsun." dedi Şifacı ve arkasını dönüp perdenin ardında kayboldu.

Perdenin çevrelediği küçük alanda derin bir sessizlik oluştu. Ne Tom ne de Carmen bir şey söylemeye yeltenmişti.

Mavi gözlerini kucağına dikerek batan gözlerinin acısını görmezden gelmeye çalışırken Carmen, yorgundu.

Verdikleri iksirlerin bir kısmı onu yorgun düşürmüştü. Ağrısı azalmıştı ancak bebeğin yokluğunu hissedebiliyordu.

Onu kaybetmişti. Tom'la kendisine ait olan o parçayı...

"Hepsini öldüreceğim."

Soğuk sesi duyunca bakışlarını güçlükle Tom'a çevirdi. Sesi gibi yüzü de soğuktu ancak bakışlarında intikam arzusu vardı.

"O pis bulanıkların hepsini..." dedi Tom. "Hepsini öldüreceğim."

O protesto olmasaydı... Her şey o protesto yüzünden olmuştu. Bir bulanığı itekleyen başka bir bulanık yüzünden Carmen darbe almış ve bebeği kaybetmişti.

Adam akıllı protesto yapmayı bile bilmeyen bir avuç aptal, safkan ve melezlerle eşit hak talep ediyordu bir de!

Tom'un içinde kaybolduğu nefreti fark etti Carmen. Kendisi o kadar da nefret dolu değildi o an. Sadece... Çok canı yanıyordu.

"Önce suratını gördüğüm o adamdan başlayacağım." dedi Tom kendi kendine. "Sonra hepsi... Hepsi ölecek."

Bebeği ölmüştü. İstemiyor olsa bile o bebek, Slytherin kanıydı. Onun kanına zarar vermişlerdi.

"Eve götür beni." dedi Carmen. Tom onun sesini duyduğu anda planlarından sıyrılıp sevgilisine döndü.

Suratı bembeyaz kalmıştı, gözlerinin içi kıpkırmızıydı ve yorgun bakıyordu.

"Götüreceğim." dedi Tom onun yanağını narince okşarken. "Merak etme, nadide çiçeğim. Birazdan eve gideceğiz."

Carmen onun dokunuşunda hissettiği şefkate karışı gözlerini yumup kendini sevdiği adama bıraktı.

Tom, kırılgan gözüken sevgilisini izlerken içindeki ateş tekrar harlandı.

Hem Carmen'e hem bebeğine dokunmuşlardı... Bunun bedeli ağır olacaktı.

St. Mungo'dan çıktıktan sonra eve dönmüşlerdi. Carmen her ne kadar istemese de Tom itiraz kabul etmeden onu yatağa yatırmıştı.

Nevresimle tüm vücudu kapanmış olan sevgilisine bakarken Tom "Toplantı yapmam gerek." dedi. "Ölüm Yiyenleri toplayıp planlarımı anlatacağım, hepsi bunun bedelini ödeyecek Carmen." 

Delirmiş gibi gözüküyordu Tom. Bakışları bile farklı bir delilikle kendisine bakıyordu. Carmen onu ilk kez ölçemedi, ilk kez nelerin yaşanacağını kestiremedi.

Bu yüzden "Yanımda kal." dedi ona. Tom'un yeşil gözleri ona bakarken deliliğinden biraz olsun arınmıştı. "Beni bırakma şu an."

Tom'u yakınında tutabilmek için kendini kullanıyordu, Tom'un kıyamayacağı tek şeyi.

𝐁𝐈𝐋𝐈𝐍𝐂𝐈𝐍 𝐎𝐓𝐄𝐒𝐈「ᴛᴏᴍ ᴍ. ʀɪᴅᴅʟᴇ」Where stories live. Discover now