13.Düğün

241 33 8
                                    

"Yani bilmem ki ne zaman görüşsek. Şimdi bildiğin üzere şu cezamdan yeni kurtuldum. Yine bir pot kırmamam gerek."dedim koridorda Hakan'la beraber yürürken.

Canım benim yaa. Buluşmak istiyor benimle. Kesin çıkma teklifi edecek. Biliyorum ben. Zaten hoşlaştığını söyledi ama yani gelecek yanıma 'Aslı benim sefgülüm ol. Giydiğin eteğe karışayım gülüw' diyecek. Bunun için de doğru zamanı ve yeri bekliyor. Kesinlikle.

Bizim sınıfa girdik. Matematik dersine girecektik şimdi. Yahu bu matematik dersini de haftanın dört gününe yaymışlar. Kurtulamıyoruz bir türlü. Sınıfa girerken "Peki. O zaman müsait olduğunda bana haber verirsin."deyip göz kırptı. Ayh. Havalı şey seni.

Sırama otururken gülümsedim. O da kendi sınıfına gitmek üzere yanımdan ayrıldı. Toprak dirseğiyle beni dürttü anında. "Ne oluyor kız?"dedi direk. Tabii ben durur muyum hiç? Anlattım hemen.

"Hakan benimle buluşmak istiyor. Canım yakışıklı flörtözüm benim."dedim aşk meşk dolu sesimle. Yani bir ses aşk meşk nasıl dolar diye sorarsanız cevap veremem mesela. Ama sesimde bir şeyler vardı işte. Cilveli değilde böyle... Anlarsınız ya.

"Ne zaman buluşuyorsunuz peki?"dedi.

Toprak'a kaşlarımı çatarak baktım. "Yollu muyum kızım ben? Niye hemen kabul edeyim. Hem zaten annem gile falan iyi görünmem gerek. Güven aşıliycem onlara daha."dediğimde bana alayla baktı.

"Yani kanka yollu değilsin de geçen sefer ki sevgiline az kalsın sen çıkma teklifi ediyordun da gururundan etmedin. Ondan dedim. Tabii annen gil araya girerse bilemem."

Sözleriyle yüzüm bezgin bir hal aldı. Haklı ama haksız. Haksız ama yine de haklı. "Ama o çok yakışıklıydı. Kes be!"dedim çirkefleşerek. Yine cadı ben. Selamlar.

Biz böyle didişirken bir anda Melih denen oçe arkasına başını çevirip bana gözlerini kısarak baktı. Allam gene ne yaptım yaw? Hayır bu sefer bu nasıl olsa kendi belasını kendi bulur ayağına ibnelikte yapmadım. Niye böyle baktı şimdi?

Önüne döndüğünde Toprak kulağıma doğru eğildi. "Seni kıskanıyor."demesiyle içten bir kahkaha atmam bir oldu. İçtenden kastım böyle yüksek volüm. Ay ne komik kız bu Toprak yieaa! Kahkahamla beraber etraftan birkaç göz bana döndü ama aldırmadım. Hunharca gülmem sona erdiğinde çenesine ellerimi koyup iki yanağını da öptüm. "Tebrik ederim Toprak'cım. Güzel şakaydı."

Bana ciddi ciddi bakınca şaka yapmadığını anladım tabisi ama böyle bir şey ancak şaka olabilir. Değil mi ama? "Ne şakası kızım? Hakan'a bakışlarını fark etmedin herhalde. Gözleriyle köşeye sıkıştırıp dövdü çocuğu."dedi.

Ona 'Ne diyo bu la?' bakışıyla baktım. Yani öyle bir şeyi gördüm desem yalan olur be canısı. "Kanka Hakan'a bakışlarını fark ettim ben. Fark etmez olur muyum?...Da sen yanlış anladın herhalde. En son dürümcüde Hakan'la çok güzel maç muhabbeti yapıyordu Allah'ın ibnesi. Senin beynin çok deli yatmaktan ters mi döndü acaba?"dedim kendi kendime konuşurcasına.

O sıra da Melih tekrar arkasını döndü. Bu sefer Toprak'a bakıyordu. Böyle kızarak ve kaşlarını çatarak ama ona bende ki gibi ürkütücü bir şekilde bakmıyordu. Uyuzluğu bana bu mal deyneğinin. Sinirle konuştu derse giriş zili çaldıktan sonra.

"Toprak sen de mi bozuldun?!"

"Sen de mi bozuldun?!" diye taklit etti sonradan arkasını dönüp Melih'e yandaşcılık eden Atakan. Melih ona sinir dolu bir bakış attı ama ses çıkarmadı.

"Bu düşünceleri bozuk insan seninde mi düşünme yeteneğini bozdu?"dedi Melih.

"Senin de mi düşünme yeteneğini bozdu?"diye yine taklit etti Atakan malı. Melih'ten Atakan'a yine bir kötü bakış gitti.

Keten PrensesWhere stories live. Discover now