20.Yüzünü toz bezi yapar, araba camlarını silerim seninle!

185 31 4
                                    

~İyi Okumalar~

Atakan'ın sözleriyle ortada derin bir sessizlik oluştu. Eğer Cansın'ın, babasının, anasının, soyunun, sopunun bu kazada herhangi bir parmağı varsa hiç acımaz, kim olursa dalardım. Hala da dalmayı düşünüyorum. Dalacam lan. Tutmasınlar beni. Hızlı hızlı nefes alıp verirken Melih'e gözlerimi kısarak baktım ve işaret parmağımı ona sallamaya başladım. "Bak Melih! Şimdiden uyarıyorum. Toprak'a çarpan kişiyi bulduklarında, Cansın'la bir bağlantısı var diye korumaya çalışırsan emin ol, acımam. Önüme kim gelirse, Allah ne verdiyse dalarım."

Yanımda duran Kuzey de bana destek olarak başını salladı. Elini omzuma koydu. "Beraber."

Ortamdaki gerginlik fark edilmeyecek gibi değildi. Zaten benim olduğum ortamda Melih'de olunca gerginliğin anasını ağlatıyorduk. Mert öne çıkıp "Abi sakin olun bir. Daha adamın kim olduğunu bile bilmiyoruz."dedi bize bakarak. Alayla güldüm. Sonra kendimi tutamayıp bir de kahkaha attım.

Bir anda ciddileşip Mert'e baktım. "Mert'cim. Kim olduğu umurumda değil! İsterse Amerika büyük elçisi olsun. Çarptıktan sonra korkak gibi kaçıp gitmiş piç. Kim bilir ambulansı kaç dakika beklediler. Korkak gibi mi dedim? Pardon. Tam bir korkak. Üstüne üstlük vicdansız, şerefsiz, insafsız..."diye saydırmaya başladım ama Melih soğuk bir ses tonuyla sözümü kesti. "Yeter!"

Kızgın bakışlarım ona döndü anında. Hem şaşkın hem de kızgın bir yüz ifadesi vardı ama sesindeki soğukluk sözlerini merak etmemi sağlamıştı. Tersime gidecek bir şeyler söylerse hastane mastane dinlemez gömerdim kafayı. İki yakınlık gösterdi, yanımda oldu diye ona iyi davranacağımı sanmıyordum. Sonuçta karşımda ultra hödük bir insan vardı. Yaptıklarını da unutmamıştım.

"Teksas mı kızım burası? Polisler arıyor işte."dedi. Al işte. Sevgilisini koruyor. Ya benim marabam ağzımdan yel alsın hayata gözlerini yumsaydı. Ya Toprak'ım toprağa karışsaydı. Lan böyle de bir garip oldu. Tövbe. Sinirli olunca düşüncelerim kendi ağızlarına sıçıyor. Beni yormuyorlar.

Dişlerimi sıkarken burnumdan aldığım nefes yetmemiş olacak ki burun kanatlarım açıldı. Baştan uyarıyorum arkadaşlar. Lütfen 'Aa senin burnunda kanat mı varmış?' gibi esprilerle gelmeyin bana. Şu an pskiolojim bozuk. İleri doğru bir adım atıp karşımda ki Melih'in tişörtünün yakalarından tuttuğum gibi kendime çektim. Zor olsa da yaptım. Alkışımı bekliyorum.

"Bunu diyorum bende Melih. Bunu yapma. Polis falan bilmem ben. Sonra neden 'Sen benim kız arkadaşımı tanınmayacak hale getirdin?' deme."dedim gözlerinin içine bakarken. Olaylar baştan sona zihnimde tekrar tekrar dönüp dolaşıp canlanıyordu. Dolayısıyla ağlamasamda yine gözlerim kızarmıştı.

Yakalarındaki elimi tutup yavaşça kendinden ayırdı. Yutkunduktan sonra "Söz veremem."dedi.

Arkamı dönerken "Defol git o zaman."diye bağırdım sinirle. Döndüğümde bana bakan anne ve babamı gördüğümde bakışlarımı kaçırdım. Bunlar niye bu tarafa bakıyor?

Aslı, Melih'e posta koyacağım derken rezil etme kendini gülüm. Değmez.

Değmez dimi kız?

Değmez tabii. Evde sorulacak hesapları düşünde öyle hareket et.

Doğru.

Onlardan uzaklaşıp karşı duvara ilerledim. Sırtımı duvara yaslarken Ahmet yanıma geldi. Toprak bir an önce uyansa iyi edecekti çünkü bu hastaneyi ayağa kaldırmak üzereydim. "Kanka bakma sen ona. O da sevgilisini koruyor işte."

Ses çıkarmadım. Ben ses çıkarınca fazla yüksek oluyordu çünkü. Kollarımı göğsümde bağlayıp kafamı başka tarafa çevirdim. Tripliyim banane. Gerçi Ahmet'e niye trip atıyorsam. Cidden lan? Naptı bu çocuk? Tripkar Aslı.

Keten PrensesWhere stories live. Discover now