21.'Tatil' Köyü

177 31 2
                                    

Önceliklen bölümdeki yer isimleri tamamen hayal gücümün bir ürünüdür. Takılmayınız oraya asdfg

~İyi okumalar~ ^_^

Hızla kendimi oteldeki odama kapatıp kapıyı da kilitledim çünkü beni öldürmek üzere olan sekiz kişiyle karşı karşıyaydım. Atakan hariç herkes beni öldürmek isterken o olayın eğlencesinde olduğu için başta Melih olmak üzere Kuzey'e kadar herkes beni yakalasalar bir kaşık suda boğacaklardı.

Kapının arkasına yapışırken kimisinin kapıya yumruk, kimisinin tekme ve kimisinin bağırışlarını net bir şekilde duyuyordum. Bittim yemin ediyorum. Kapıyı bir anlık boşluğuma gelip açsam bunlar odaya yeni doğmuş enik sürüsü gibi doluşur beni de kedi gibi ciyaklaya ciyaklaya bulunduğum yere gömerler. İşi nasıl tatlıya bağlayacağım acaba? Ooaaff!!!

Durun baştan alayım; Ben şimdi daha doğrusu bizim grup, servisten indiğimizde şoförün bizi getirdiği yere 'Burası ne ayak?' bakışlarıyla baktık. Çümqü ve laqin geldiğimiz yer ne deniz ne kum ne doğru düzgün beş yıldızlı oteli olan bir yerdi. Köy yahu! Köye getirmişler bizi. Dandik bir yarışmaydı zaten. Tahmin etmeliydim. Mütüş zekam kısa süreli aksaklığa uğradı demek ki. Dikkat. Beklenmeyen hata!

Sonra girdik önümüzdeki üç katlı pansiyona benzeyen yere. Gittik danışmaya sorduk. Biz na bele bele yarışmaya girmiş idik, ödülü de kazanmış idik, siz neden bize na bele bele yapdınız didik. Adamlardan biri gelip 'Hoşgelmişiniz. Bizde sizi bekler dururduk. Yarışmadan haberimiz var gari...'diye başlayan konuşmasıyla kankalarım adamdan açıklama beklerken ben diğer görevliden sessizce odamın anahtarını alıp odama fırladım.

Çünkü en son duyduğum şey bu köyün adının 'Tatil' olduğu ve ödül olarak da bizi buraya gönderdikleriyle ilgili birşeydi. Bizimkiler bunu öğrenip dakikalar içerisinde sindirene kadar bende ortalıktan toz olmayı tercih ettim. En nihayetinde beni ezip büzüp pansiyonun duvarına oda anahtarı olarak asmalarını istemiyordum.

Kapıyı yumruklayan ellere inat olduğum yere biraz daha sindim. Yumruk, yumruk, yumruk. Tekme, tekme "Aç şu kapıyı Aslı!"diye bağıran Melih'in sesi.

Tekme, yumruk, tekme. "Kanka aç bence. Nasıl olsa hıncımızı alıcaz."diyen Kuzey'in sesi.

Küçük yumruk, küçük yumruk. "Kanka sana inanıpta geldiğim güne sirkeli su dökeyim. Aç şu kapıyı. Ay bak bana bir şey oluyor, kazanın etkisi herhalde."diyen Toprak'ın numarası. Yer miyim lan ben bunu? Katiyyen yemem.

Arada da "Kankalar boş verin. Mis gibi köy kahvaltısıyla uyanacaz yarın. Neyinize yetmiyor?"diyen Atakan'ın sesi. Helal be! Tek arkamda duran insanlık abidesi. Yaşasın Ati, ölsün diğerleri! Onun için hava hoş nasıl olsa. Bir de yanında yemek verirlerse köpek kulübesinde bile yaşamaya razı.

"Ne demek neyinize yetmiyor? Oğlum ben köye gidecek olsam niye buraya geleyim? Kum istiyorum ben güneş istiyorum. Kız istiyorum ben sevgili istiyorum. Yaz aşkı diyorum..."diye neredeyse ağlayacakmış gibi söylendi Ahmet, Atakan'a karşılık. Vah yavrıım. Bunun durum fena. Hayallerini yıkmışım çucuğun.

Ahmet'e katılarak bağrışma yapan Hakan, Derya, Giray ve Mert'de hep bir ağızdan çıkmamı söylediler. Çıktım mı? Nöoğ. Bir süre daha yumruk, biraz da tekme falan attılar. Hatta bir ara tanımadığım birinin sesini duymuştum. Görevliydi galiba. Pansiyonda kalan müşterileri rahatsız oluyordu tabii. Görevli de bizimkileri uyarıyordu.

Hal böyle olunca dehşet tayfanın sesi bir kısıldı. Bende bunlar kesin bir bokluk yiyor diyerekten kulağımı kapıya yasladım. Kuzey "Ben onu çıkarmasını biliyorum."deyince bir tırstım bir tırstım. Şimdi kaç yıllık kankam diye söylüyorum her haltımı biliyor. Kullanacak kozu bol.

Keten PrensesWhere stories live. Discover now