17.'Ayrılık sonrası Aslı sendromu.'

256 28 11
                                    

"Ne yapdın Elena? Sen ne yapdın? Allah belanı verecek. Dinsiz imansız. Hiç Stefan gibi hali vakti yerinde, namazında niyazında çocuk aldatılır mı? Elena'da az sürtük değil yani şimdi. Ama tabii ben olsam ben de Damon'a yürürdüm. Elena Damon'a bir adım atsa Damon ona vampir hızıyla gidiyor zaten. Onlar da bir yerde haklı yani. Ama orada Caroline'ın yaptığı şey ne şimdi? Kız üçlü kombo yapacak resmen. Matt, Tyler, Klaus derken dördüncünün kendim olacağından korkuyorum yani..."dedim ve çikolatalı dondurmamdan koca bir kaşık ağzıma tıktım. OMG! BUZZZ!

Partinin içine etmemden hemen sonra Toprak ve Kuzey'e olanları anlattım. Sonra Kuzey ben ve Toprak'ı bizim eve bıraktı. Depresyona gireceğim için Toprak'ı salmamıştım. Toprak da annesini aramış, ben de kalacağını haber vermişti. Evdekiler çoktan uyumuştu. Bizde benim yatağa kurulmuş dizüstü bilgisayarımdan yabancı dizi izleyip çikolatalı dondurma yiyorduk. Ben de doğal olarak saçmalıyordum. Bu sefer bir tık fazlaydı tabii.

Toprak da Hakan'la ayrıldığımızı bana hatırlatmamak için benimle beraber saçmalıyor, benimle beraber dondurmaları ağzına tıkıyordu. Kankam benim. BFF dediğin böyle olur. Yavrucak benimle beraber depresyona girdi. Acımıyorum değil. "Kanka Stefan gavur yaa. Namaz kılamaz o. Yalnız fark ettim de onda ki vücud Damon'da olsa fena olmazmış."dedi dondurmayı kaşıklamadan önce.

Söylediklerini başımla onayladım. Adam çok yakışıklıydı ama vücudu stef. kadar gelişmiş değildi. Nasıl desem böyle cevizsiz, antep fıstıksız baklava gibiydi. Çıtır ama eksik. Dolu ağzıma aldırmadan "Aynen yaa. Adam zaten favorim. Gözler de boncuk boncuk. Maviş yaa. Düşünsene mavi ve baklava bir arada. Nasıl bir şey acaba?"dedim. Sonra dondurma boğazıma kaçtığı için öksürmeye başladım.

"Öhö öhöaağ. Agagaöhö!"

Benim celladını bekleyen kurbanlık gibi ağıt yakarcasına öksürdüğümü gören Toprak sırtıma iki tane geçirdi. Nasıl acıttı? Vicdansız. "Helal kanka. Helal."dedi sakince. Buruşmuş suratımla ona baktım. Hayır yaptığım keki ona bir güzel yedirdikten sonra 'Haram zıkkım olsun.' dediğim zamanların acısını mı çıkarıyor bilmem ki?! "Kanka kemiklerim kırıldı ama yine de sağol!"dedim imayla.

Ellerini sırtımdan çekip şirince gülümsedi. Yine Hakan'cım geldi bir anda aklıma. Yine gözlerime gölgeler şey etti. Şey ya. Şey şey. Düştü. Gölgeler düştü. Toprak fark etmiş olacak ki hemen konuya kaldığımız yerden devam etti. "Kanka mavi göz ve baklava mı dedin? En son hatırladığım kadarıyla Melih'te vardı o ama onunda başı bağlı. Biliyorsun."

Kaşlarımı alayla kaldırdım. Evet Melih'inde o seçeneklere uyduğunu unutmuşum. Uymasaymış keşke. Pislik. Yaptıkları aklıma geldikçe deliriyorum. Bir de ne demişti en son? 'Keten Prenses'. Hah! Senden de prens olmaz bir kere. Hödük.

"Kız onun başı bağlı olmasa ne olacak? Dönüpte bakmam ben o piçovskiye."dedim kibirle. Burnum havada bir tiptim. Evet. Herkes başrolü genelde çok güzel, çok iyi, çok masum, egodan uzak, iyilik abidesi olarak bilir. Güzel miyim? Şüphem yok. İyi biri olmak zorunda değilim. İyilik yapmak zorunda değilim. Masum olmak yerine seksi olmayı da seçmiş olabilirim. Bence iyi ki de öyleyim. Egoysa her zaman dediğim gibi. Çocuğum o benim.

"Deme öyle. Bir gün tam tersi oluverir."dedi takılarak. İmalı konuşmasına aldırmadan ağzıma teptim çikolatayı.

"Yanıyoruum Topraaak! Gül gibi çocuk gittiii! Kaçırdım ya laa!"dedim konuyu değiştirerek. Yine dolu ağızla konuşmuştum ama bu sefer boğazıma kaçmamıştı. Toprak ağzındaki dondurmayı evirdi, çevirdi, yuttu. Mıymıntı.

Omzumu sıvazlayıp "Bu da geçer kanka. Bak bak Damon yine Elena'yı öptü. Bak."deyip ekranı gösterdi. Buna sevinemedim bile. Ruh halim Stefan olunca... Ağlamaklı sesimle "O da gitsin Elena'yı öpsün zaten. Ben varken..."dedim huysuz bir çocuk gibi.

Keten PrensesWhere stories live. Discover now