KAÇIŞ

847 63 9
                                    

Up uzun bir göl sahili vardı. Etrafımız da dönmeye başladık. Yaklaşık 50 metre uzaklıkta bir iskele vardı. iskelenin sonunda ise küçük bir motorlu tekne vardı." Koşun. " diye bağırdım. iskeleye doğru , tek kaçış biletimize doğru koşmaya başladık. iskeleye ulaşmıştık ve iskele yaklaşık 20 metre uzunluğundaydı. Tahtadan , bazı yerleri kırık bir iskeleydi. Tekneye yaklaştığımızda ormandan diğer grup çıkmıştı.Bir kaç defa etraflarına baktıktan sonra bizi görmüşlerdi.En az on kişiydiler.Ve hepsi silahlıydı." Durun. " diye bağırıp , ateş ederek geliyorlardı. Bizi öldürmek için. Tekneye bindik. Teknenin motorunu çalıştırmaya başladı Ali.Ben ise tekneyi iskeleye bağlayın ipi kesiyordum.ilk denemede başarısız olmuştu Ali. Motor çalışmamıştı. Zaten kim bilir kaç aydır burada yatıyordu motor.Çalışması küçük bir ihtimaldi ve biz resmen bir mucize arıyorduk." Hadi artık. " diye bağırarak Ali ikinci denemesini yaptı. Fakat motor yine çalışmadı. Grup ateş ederek gittikçe yaklaşıyordu.Bir kaç tanesi tekneye , çoğuysa iskeleye isabet ediyordu mermilerinin." Kafanızı eğin. " diye bağırdı Komutan.Ali üçüncü denemesini yaptı motoru çalıştırmak için ve sonunda çalıştı. Allah'ın cezası motor çalışmıştı. Teknenin içinde iki tanede kürek vardı. Tekneyi sürmeye başladık. Kurtulmuştuk.Grup iskelenin ucuna gelerek arkamızdan ateş etmeye başladılar. Tekneye bir kaç defa isabet etti mermiler ve çoğu göle değiyordu.Biz ise başımızı eğmiş korunuyorduk.Bir kaç dakika sonra ise artık ateş etmeyi bıraktılar. Ormanlıktan grubun geri kalanı çıktı. Bunlar daha kalabalıktı.En az 15 veya 20 kisi. Toplamda 30 kişi vardılar.Ve ormanlıktan cıkan grubun yanında Samet ve 2 adamı da vardı. Yakalamışlardı onları. Diğerleri ya kaçmıştı ya da ... Gittikçe uzaklaşıyorduk onlardan. iskelenin en ucunda duran adam tüm gücüyle bağırmıştı ve sesi çok az duyulmuştu " Kaçıcak yeriniz yok ! " diye.Bir kaç saniye sonra ise iskeleden inip Samet'in yanına giderek suratına bir tane tekme attı.

Kurtulmuştuk artık.Çok geniş ve etrafı ormanla kaplı bir göldeydik. Yaklaşık yirmi dakikadir hiç durmadan ilerliyorduk. Burada ki herkes bana sinirliydi. Bunu bakışlarından anlayabiliyorum. Kitabı vermek istediğimden hatta benim yüzümden kaybettigimiz içindi. Komutan bu sinirini artık içinde tutamadı ve gözlerini kısarak " Neydi orada yaptığın ? " dedi.Bir kaç saniye sessizlik olmuştu. Teknede ki herkes bana bakıyordu ve benimde vericek bir cevabım yoktu çünkü hepsi sonuna kadar haklıydı." Üzgünü- " demeye çalıştıysam da Ayda sözü mü keserek elini beline götürdü. Tüm merakımla ona bakıyordum. Ayda'nın gözleri parlıyordu resmen , suanda içinde bulunduğumuz boktan duruma rağmen. Elini belinden , görebileceğimiz bir yere çıkardığındaysa yerimden fırlayarak boynuna sarıldım. Kitaptı elindeki , Kadir'in kitabı. Tüm gücümle sarılmıştım ona. Yanağından defalarca öperek " Sen birtanesin. " dedim ve kitabı elime aldım. Kitabı almıştı hemde sapa sağlamdı. Ardından Ayda'ya dönerek şaşkın gözlerle " Ama sen ... Nereden ? Nasıl ? " kekelemeye başladım. Teknede bulunan herkesin az önce ki siniri tamamen silinmiş , yerini mutluluk ve umuta bırakmıştı. Ayda , " Kadir vurulduğu zaman elinden kitap düşmüştü.O esnada Samet'in grubuda hiç birşeyi düşünmeden arkalarına bakıp kaçtılar.O esnada aldım. Geride kalmamın sebebi de buydu. " dedi. Teknede olmamıza rağmen belinden tutarak defalarca döndürdüm onu.2 yaşında ki bir çocuğun salıncakta ilk sallanışı kadar mutluydum.Ne kadar fabrikaya ulaşamamış olsakta kitap bizdeydi.Hem gruba yaptığım saçma hareketimi , Ayda temizlemişti.Ona her geçen gün neden daha fazla bağlandığımı birkez daha anladım.

Ama malesef ki motordan gelen bir kaç sesin ardından motor tamamen durmuştu.Ali'nin motoru çalıştırmak için ısrarlarına rağmen motor çalışmamıştı. Neyse ki kürek vardı teknede. Güneş tam tepedeydi.Öğlen olmuştu. Kürekleri alarak çekmeye başladım. Komutan şapkasını çıkarıp sol elinde tutuyordu , sağ eliyle gölden su alarak kafasına sürüyordu. Ardından şapkasını tekrar kafasına taktı. Ayda'nın kıvırcık uzun saçlarını rüzgar bir pervane gibi döndürüyor , yüzünün önüne getiriyordu.Bu onun en sevdiğim yanı olsada kızlar saçlarının önüne düşmesini sevmezdi. Cebinden çıkardığı ince bir iple kıvırcık saçlarını elleriyle topladı. Kürekleri yavaşça çekerek yolumuza devam ediyorduk.Ne kadar etrafta birşey gözükmesede , nerede olduğumuz veya nereye gittiğimizi bilmesekte.

Yarım saattir kürek çekiyordum ve artık yorulmuştum.Ali " Yorulmadın mı ? Ver bana. " dedi.Son bir kez daha çekerek " Sağol. " dedim ve Ayda'nın yanına geçtim. Ayda'nın kitabı almasıyla Komutan'ın siniri geçmişti. Evimizden gerçektende çok uzaklaşmıştık.Bir kaç dakika sonra bir iskele gördüğü mü sandım. Ayda'ya gösterdim. Evet iskeleydi bu.Fakat çok uzakta duruyordu.Ve havanın sisli olmasından dolayı tam olarak seçilmiyordu.Ali kürekleri daha hızlı çekmeye başladı. Neredeyse gelmiştik. iskeleydi bu , diğer iskeleden daha uzun ve daha sağlamdı. iskelenin sonunda ise bir ev vardı. Büyük ihtimalle bir balıkçı eviydi. Evin etrafıda ormanla çevriliydi fakat ormanın içinden giden güzel , düzgün bir yol vardı. Evin on metre ilerisinde 90'lı modellerde Skoda marka beyaz bir araba vardı. iskelenin en başındada bir tekne vardı.Ali tekneyi karaya doğru çıkardı. Tekneden inip tekneyi karaya çektik.Çok sessiz bir ortam vardı. Arabaya yaklaşarak , tozlu camlarına elimi koyarak içeri baktım fakat tozdan dolayı hiçbirşey göremiyordum. Kapıyı açmaya çalıştım fakat kilitliydi. Lastikleri ve camlarıda sağlamdı. Belki çalışıyordur.O yüzden camı kırmadım. Bıçağımı çıkarak kapının kenarından soktum.Bir kaç denemeden sonra kapıyı açmıştım. Kapıyı açmamla bir zombi üstüme atladı. Ayağım takılarak yere düştüm. Beyaz uzun bir elbise giymiş , küçük bir kız çocuğuydu. Alnından geriye doğru iterek boğazından batırdım bıçağı. Yüzüm ve üstüm tamamen kan olmuştu. Nefret ediyordum artık bunu yapmaktan. Küçük kızı üstümden atarak ayağa kalktım. Silahımı çıkararak arabanın içine bakmaya devam ettim. Başka kimse yoktu.

Zombi Salgını (Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin