Bebek

653 25 7
                                    

*

Ali ve diğer askerler bizi orada bekliyor, daha sonra Ayda ve Ece'yi alıp buradan çıkacağız " dedi . Savaş'ın dediği her kelime bana terapi gibi geliyor , mutlu ediyordu . Tamam anlamında kafamı salladım ve odadan dışarı çıkarak kapıyı yavaş bir şekilde kapattım . Doğruca koridorun sonunda ki merdivenlerden çıkmaya başlamıştık , karanlık olduğu için etrafı zor görüyor bir şeye çarpıp ses çıkarmamak için çabalıyordum . Merdivenleri teker teker çıkarken bir anda yüzüme tutulan fener ile neye uğradığımı şaşırdım , karanlığın içinden gelen uğultular kafamı karıştırırken tanıdık bir ses kulağıma fısıldadı " Uslu bir çocuk değilsin Selim".

*

Duyduğum ses sonrasında kalp ritimlerim hızlanmış, kısa bir süreliğinede olsa elim ayağıma dolaşmıştı. Bunun doğru bir şey olmadığını sağlıklı düşünmem gerektiğini düşündüğüm de ise Savaş'ın çoktan ellerini kaldırdığını görmemle bir hayli moral kaybı yaşadım. Son hatırladığım şey ise 4 kişinin üzerimize gelip önce Savaş'a sonra ise benim kafama çuval benzeri bir şey geçirmeleriydi. Gözlerimi açtığımda Asena'nın öldürüldüğü gibi bir yer ile karşılaştım. Fazlasıyla karanlık, fazlasıyla soğuk ve fazlasıyla korkunç. Asena aklıma geldiğimde yüreğimde bir burukluk yaşamıştım, belki de bizim yüzümüzden aramızda değildi şuan. Şimdi fark ediyordum da sevdiğimiz herkesi zamanla kaybediyorduk. Bütün hayatım yarı kapalı olan gözlerimden bir film şeridi gibi akıp geçmesi çok da uzun sürmedi. Büyük demir kapının gıcırtılı açılışı kafamı o yöne doğru çevirmeme sebep olmuştu. Kapı ardına kadar açılıp karanlıkların ardından gelen ise hayatımızı karartan, Komutan'ın katiliydi. Pis sırıtışıyla gözlerini gözlerime odakladığı zaman içerisinde ki pislik ve bir o kadarda karaktersiz düşüncelerini görüyor gibiydim. Uzun bir süre bir şey söylemeden gözlerime baktığında sessizliği bozan o oldu. Pis gülümsemesi ile ağzını açarak "Ölmek için yalvaracaksın yaramaz çocuk. " dedi, ardından ise son gördüğüm şey kafama vurmak üzere olduğu beyzbol sopasıydı.





"İnsan yaşamak için mi ölür yoksa ölmek için mi yaşar". Zifiri karanlık bir odada sevdiklerimden uzak tek başıma yürümeye başladım. Arkamdan gelen sesler beynimin en uç köşelerine kazınarak geri dönmem gerektiğini böylesinin daha iyi olacağını söylese de aldırış etmeden karanlıklar içinde yürümeye devam ediyordum. Düşünmekte bile zorluk çektiğim sırada sevdiğim bütün insanlar teker teker gözlerimin önünden geçiyordu. Çocukluk arkadaşlarım, akrabalarım, komutan, ali, savaş, ece, ayda ve en önemlisi olan annem ve babam. Hepsi ile olan güzel anılarımı birer birer hatırlamaya başladım. Ne zamandır böyle bir pisliğin içinde olduğumu bile bilmiyordum. Bir kaç dakika süren bu düşünceler , sevdiğim insanların hayali görüntüleri ve sesleri birden bire kesildi . O koskoca karanlıkla yine yalnız başıma kalmıştım. Yürümeye devam edeceğim sırada karanlıklar yerini masmavi sulara bıraktı, her yerde su görüyordum . Üzerinde durduğum zemin birden bire kaybolunca kendimi mavi suların içine bıraktım ve gözlerimi kapattım. Beynimde yankılanan en son şey ise annemin sözü olan "Asla kendine olan inancını yitirme" oldu.















Gözlerimi açtığım sırada , oturduğum yerde başıma toplanmış 5 - 6 kişi gördüm . En arkalarında ise beni uzaktan izleyen meşhur dizinin başrolü Komutan'ın katili duruyordu . Yanı başımdaki adamları anlamadığım bir dilde bağırıp başımı buz gibi suya sokmalarından aşırı keyif aldığı her halinden belliydi . Yüzünde hiç bir zaman anlam veremediğim sırıtışıyla bana bakıyordu . Kafam her suya girdiğinde yüzümde ve boynumda oluşan acı giderek artıyordu. Cebinden çıkardığı sigara paketinden bir tane alıp yakarak yanıma doğru yaklaştığı sırada adamları da kafamı suya sokmayı bırakıp derin bir nefes almama izin verdiler . O her adım attığında boş ve karanlık odada yüksek bir ses çıkıyordu , dibime kadar geldiği sırada kalbim yerinden çıkacak gibi oldu . Sigara dumanını yüzüme doğru üfleyip alaycı bir tavırla "Bebek nerde Selim" dedi . Bebeğin varlığını bile unutmuştum en son Ayda ile Ece bakıyordu . Kısa bir süre beynimi zorladıktan sonra Ayda ve Ece'nin geldiği sıra yanlarında bebek olmadığını hatırladım . Büyük ihtimalle bebeği eve bırakmışlardı . Fakat hesaba katmadığım bir şey vardı , bizde bir bebeğin olduğunu nereden biliyordu . Gözlerinin içine bakarak "Neden böyle bir şey sordun , madem hakkımızda her şeyi biliyorsun bunu da bilmen gerekirdi "dedim ve yüzünde ki alaycı tavrı birden ciddileşti . Sigarasını ciğerlerinin en içine kadar çekti ve dişlerini sıkarak " O bebek benim çocuğum" dedi. Beynimden vurulmuşa dönmüştüm , bunların hepsi bir şaka olmalı diye geçirdim içimden , biz bu adamın bebeğine mi sahip çıkmıştık bu zamana kadar . Neden kaldığımız evin kapısına bırakılmıştı o zaman , beynimde cevaplanması gereken bir sürü soru vardı . Zar zor yutkunarak " Senin çocuğun mu " diyebilmiştim . Kafasını yere eğerek sigarasından son kez çekti ve gözünden akan yaşla beraber " Evet " dedi .











Zombi Salgını (Düzenleniyor) Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang