2. Sezon - Kaçış

188 15 2
                                    

Madem mekanın sahibi geri döndü bizde geri dönelim dedik. Uzun bir aranın ardından yeni bölümler atmaya devam edeceğim. Bu sefer yarıda bırakmaya değil, bitirmeye geldim.


*
Hadi gidelim diğerlerini bulalım" dediği sırada gözlerinin dolduğunu fark ettim. Yavaş bir şekilde kapıyı açarak Ali önden ben arkasından diğerlerini aramaya başladık. Gece saatleri olduğundan ve bulunduğumuz bu devasa deponun fazla penceresi olmadığından etraf çok loş ve karanlıktı, fazla göze çarpamamız için bu bulunmaz bir nimetti fakat başımıza gelecek tehlikeleride göremeyebilirdik. Ali buranın 3 katlı olduğunu yaklaşık 40 veya 45 tane odası olduğunu söylemişti, gördüğümüz her odayı dinledikten sonra giriyor askerleri ve arkadaşlarımızı arıyorduk. Koridorun sonuna kadar geldiğimizde bodrum kata inen merdiveni gördük, ne yapacağımız hakkında ikimizinde en ufak bir fikri bile yoktu. Biraz düşündükten sonra Ali'nin suratına bakarak "Bana soracak olursan inelim gitsin öleceksek adam akıllı ölelim" dedim ve Ali'nin önüne geçerek merdivenleri teker teker inmeye başladım. Tahminimce 30 basamaklı çok dik bir merdivendi. Son basamaklarına geldiğimde merdiven bitişiğinde elinde silahı olan bir karaltıyı görmemle duraksamam bir oldu. Yine yakalanmaya hiç niyetim yoktu, en azından saldırmamız denememiz gerekiyordu. Karaltı silahın tetiğini çekip "Ellerinizi başınızın üstüne koyun ve sırtınızı duvara yaslayın." dediğinde sesin sahibinin kim olduğunu anladım.
*

İçinde olduğumuz durumdan ne kadar haz etmesemde ve ne kadar tiksinsemde inandıktan sonra iyi şeyler insanın karşısına hep çıkıyor. Az önce bana silah doğrultup ellerimi başımın üstüne koymam gerektiğini söyleyen Savaştan başkası değildi, dünyaları avucuma almış kadar sevinmiştim. Savaşa doğru bir kaç adım daha atıp yüzüme odanın loş ışığı vurunca silahını yere indirdi hemen. Oda beni gördüğüne sevinmiş olacaktı ki kemiklerimi kıracak gibi sarılmaya başlamıştı bile. Kendi aramızda ufak bir özlem gidermeden sonra bir plan yapmamız gerektiğine karar verdik. Savaş askerlerin nerede tutulduğunu biliyordu fakat başlarında bekleyen 7 veya 8 adam olduğunu söylediğinde içime tekrardan bir karartı düştü. Elimiz silahsız gidersek pastaya dikilecek mum bile olamazdık. Şuan sadece Savaşta silah olduğuna göre bir an önce bir şeyler yapmalıydık. Ben ve Ali birbirimize bakıp ne yapacağımız hakkında derin derin düşünürken Savaş kısa bir gülümseme sonrası söze girdi " Aslına bakacak olursanız askerlerin nerede tutulduğunu, silahların ve kendilerine ait cephaneliklerinin nerede olduğunu biliyorum. Tek yapmamız gereken şey her zaman ki yaptığımızı yapıp sevdiğimiz insanları bu bok çukurundan çıkarmak".  Savaşın bu cümleleri ikimizide bir hayli gaza getirmiş olacaktı ki resmen Savaşın götürdüğü yere koşar adımlarla gidiyorduk, gidiyorduk ama ölüme mi yoksa dönüme mi?



Ayda'nın ağzından

Kafamın içinde milyonlarca yıldız uçuşurken ve ben Selime karşı böyle vicdan azabı çekerken adımı tekrarlayıp duran şey beni bir nebze de olsa sinirlendirmişti. Sinir ile beraber korkuyu doruk noktalarımda yaşarken bir taraftan da hiç olmadığım kadar cesaret doluydum. Perdeyi yavaşça açmaya başladığımda yerde ağzı ve yüzü kan bulanmış olan Eceyi görmemle şok geçirmem bir oldu. Hemen yanına eğilip yerden kaldırmaya çalıştım fakat elleri ve ayakları yerde duran kanca gibi bir cisme bağlanmıştı. Kesici bir alet olmadan açmak söz konusu bile olamazdı. Kendi ağrılarımı bir kenara bırakıp Eceye yardım etmek istiyordum. Arkadaşımı, yakın zamanda öz kardeşimden farksız olan Ecenin haline bir çare bulmam gerektiğini düşündüm ve en sonunda doğru kararı odadan dışarı çıkmakta buldum. Bekleyerek bize yardım gelmeyeceği gerçekti fakat dikkatli olmazsam canımdan da olabilirdim. Eceye buradan kımıldamamasını ona yardım etmek için geri döneceğimi söylemiştim fakat ne kadar anladığı hakkında hiç bir bilgim yoktu. Kapıya doğru yöneldiğim sırada yine o yabancı askerlerin seslerini duydum. Odaya girmemeleri sadece koridordan geçip gitmeleri için dua ederken odanın  kapısı açıldığı gibi kapıyı açan kişi ile göz göze gelmiştik. Sanki bütün gün oturup onun gelmesini beklemişim gibiydi.





Zombi Salgını (Düzenleniyor) Where stories live. Discover now