Patlama

546 47 12
                                    

*

"Hadi kalksana ya uykucu, aç şu gözlerini" diyerek sesinin yükseldiğini anladığımda Ayda olduğunu anladım ve zor da olsa gözlerimi açtım . 2 Aydır uyumuşta gözlerimi şimdi açıyormuşcasına zorlandım . Diğerlerini sorduğumda saf saf suratıma bakıp "Onlar yemeklerini çoktan yediler, şimdi de depoda ki jeneratörü çalıştırmaya uğraşıyorlar " dedi . "Jeneratör mü ?" dedim gözlerim birden açılmış şaşırmıştım . Evet anlamında kafasını salladı ve "Hadi yemeğini ye sonra sende yardım etmeye git" dedi . Karnım o kadar çok acıkmıştı ki cevap vermeden yemeğe başladım . Daha 2. kaşığı ağzıma götürürken alt kattan bir patlama sesi duyuldu . Mutfakta sebzeleri doğrayan Ayda ile göz göze geldik . İkimizde şaşkın şaşkın birbirimize baktık . Ne olmuştu ki ?

*

Aç olan karnımı doyurmayı bırakıp koşar adımlarla depoya bakmaya gidiyordum . Ayda'ya "Sen geride kal gelme" diyerek bir taraftan da koşmaya çalışıyordum . Kapının kolunu tuttuğum sırada diğer taraftan açıldığını fark ettim , silahımı doğrultup beklerken birden Ali çıkarak kolunu yüzüne götürmüş nefes almaya çalışıyordu . Koltuğa oturtup hemen aşağı indim , gözlerimin gördüğü şey kalbimin acımasına  sebep olmuştu ki o acıyı en derinlerime kadar hissettim . Komutan ve Savaş yerde boylu boyunca uzanmış yatıyorlardı , odayı kap kara bir bulut kaplamış hala çıkmaya devam ediyordu . Üst kattaki bebek ses yüzünden uykusundan uyanmış , ağlamaya başlamıştı . Gözüm siyah dumandan başka bir şey görmüyor doğru düzgün düşünemiyordum . Üst kata çıkıp Ayda'ya bebeği susturmasını söyledim , Ali 'ye baktığım sırada yarı baygın bir şekilde oturduğunu gördüm . Ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde sağdan sola koşturup duruyordum , Komutan ve Savaş'ın yanına giderek dizlerimin üstüne çöktüm . Uzun zamandır gözlerimin dolduğunu veya ağlama duyumun olmadığını düşünürken  hiçte düşündüğüm gibi olmadığını fark ettim . Komutanın ve Savaş'ın bir sağına bir soluna bakıp siz ölemezsiniz diyerek haykırmak , bağırmak istiyordum . Kafayı yemiştim açık ve net . Ellerim ile yüzümü kapatmış delirme noktasına gelmek üzereyken bacağıma Komutan'ın kolunun değdiğini fark ettim . Yavaşça doğruldum ve Komutan'a baktım , öldüğünü sandığım adamlar meğerse duman yüzünden bayılmıştı . Düşen yüzüm birden yerini neşeye bıraktı , saçma sapan gülücükler atıyordum etrafa . Psikolojisi bozuk insanlar gibi böyle kötü bir günde bile kahkaha atıyordum . Ölmemiş olmalarına sevinmiştim fakat biraz daha dumanda kalırsak hep beraber ölecektik , Komutan' ın kollarını omzuma atarak yarım yamalak sırtıma aldım ve üst kata çıkarttım . Koltuğa bırakıp tekrar aşağı koştum ve bu seferde Savaş'ı üst kata çıkarttım . Ali biraz da olsa kendine gelmiş ne olduğunu anlamaya çalışıyordu . Son kez alt kata inip jeneratörün düğmelerine basıp dumanı engelleyeceğini düşündüm . Power tuşunu kapatarak deponun da kapısını çekip çıktım .







O an ki dalgınlığım la aklıma gelmemiş olacaktı ki çıkan patlama sesi yüzünden çevremizdeki zombiler bina dışındaki duvarlara akın akın gelmeye başlamışlardı bile . Duvarlarımız sağlamdı ama daha fazla gelecek olurlarsa direk bahçeye girmeleri an meselesiydi . Her ihtimale karşılık camların ve kapının arkasına sandalye , koltuk , dolap ve komidin gibi eşyaları yerleştirdim . Üst kattan Ayda ve kucağında bebek aşağı iniyordu . Ali kendine gelmiş elini ve yüzünü yıkamaya gitmişti . Geldiği sırada bir bez parçasını ıslatıp Savaş'ı ve Komutan'ı ayıltmaya çalışıyorduk , Yüzleri duman yüzünden kap kara olmuş üstleri başları is yüzünden batmıştı . 5-10 dakika onları ayıltmakla geçip gitmişti bile , bir gözüm pencereden dışarı bakıp duruyordu sürekli . Sanki her an içeri dalacaklar gibi seslerini dibimde duyuyordum . Komutan pencereden bakıp "Hemen çıkmamız gerekiyor , risk altında mı yaşayacağız" dediği sırada Ayda'nın gözleri dolmuş ağlamaklı bir sesle "Nereye gideceğiz , nereye" dedi . "Ayhanlar'a gideceğiz" dedim , kendimden emin bir ses ile. Ali silah ve mermi stoklarını , ben yiyecek ve içeceği , Komutan ve Savaş ise geçen sefer bulduğumuz benzin şişelerini alıp silahlarını omuzlarına astılar . Kısa bir süre içinde en önemli eşyalarımızı toplayıp arka kapıdan çıkmak için toplanmıştık , bizim için tek sıkıntı bebeğin ağlaması ve Ece'ydi . Hala bulamamıştık onu , içten içe üzülüyordum ama böyle bir durumda bütün takım söz konusuydu . Teker teker arka kapıdan geçtik ve yürümeye başladık , Arada bebeği Ali alıyor yola bakmadan gözlerini öylece bebeğe bakıp yürüyordu . Hiç birinin dikkatini çekmese de benim garibime gidiyordu bu durum . Yol kenarlarından veya orada buradan çıkanları Ayda öldürüp yanımıza dönüyordu . "Uzun zamandır 1 tane bile öldürmemiştim , gereksiz dünyanın gereksiz yaratıkları" diye söylenerek elinde ki kanı temizlemeye çalışıyordu . 






Uzun bir yol sonrası Ayhanlar'ın oraya geldiğimizde geçen sefer durduğumuz yerde yine durdurulmuştuk. Yine aynı ses ve yine aynı sözler"Buradan hemen gitmezseniz sonunuz hiçte iyi olmayacak" diye bağırdı . Hayır yani anlamıyordum gece gündüz bu kadın mı nöbet tutuyordu . Komutan ellerini yukarı kaldırıp "Bizim , geçen sefer gelenler Ayhan dostumuzdur bir konuda konuşmak için geldik" dediği sırada olayı anlamış olacaktı ki sesler kesilmişti . Turgay kapıyı açarak her zamanki gülümser yüzüyle karşılamıştı bizi "Bu sefer size bir misafirimiz var" dediği sırada kapıdan dışarı Ece çıkarak önce bizi burada gördüğü için şaşırdı sonrasında ise koşarak Savaş'a sarıldı . Savaş Turgay'ı tanıdığımız ilk zamanlarda ki robot misali donmuş kalmıştı , ne hareket edebiliyor ne de bir şey söyleyebiliyordu . İlk defa içten gülümsediğimi fark ettim , ancak bu da uzun sürmemişti arkamızdan gelen "Burada ne işiniz var ? " sesi ile hepimiz arkamıza dönmüştük.

Zombi Salgını (Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin