Özel Sebepler

12.5K 1K 474
                                    

Vizeler yaklaşıyordu. Kaybetmemem gereken bir bursum olduğu için ipleri daha en başından sıkı tutmam gerekiyordu. Önceki gece geç saatlere kadar ders çalışmıştım. Sabah okula geldiğimde gözlerimi zor açıyordum. Kafe her zamanki gibi kalabalıktı. Bugün hava güzel olduğundan bahçedeki masalarda oturanlar vardı. Benim gibi derse yetişme zorunluluğu olmayanlar keyifle kahvaltılarını yapıyorlardı. Kahvemi alıp, hızla sınıfa gitmeyi planlarken adımın seslenildiğini duydum;

"İpek!" 

Baktığım yönde dağcılık kulübünün tecrübelilerinden oluşan bir grup vardı. Bana seslenen çocuk, şimdi de el sallıyordu.

"Gelsene."

Saatime göz attım. Kabalık olmasın bir selam verip kaçayım diye hızlı adımlarla yanlarına yürüdüm.

"Günaydın."

"Günaydın. Geçen gün tanışma fırsatı bulamadık. Ben Tunç." Sahnedeki bakışlarını net olarak hatırlıyordum Tunç'un.

"Memnun oldum." diye mırıldandım.

"Bunlar da, Mehmet, Ekin, Buket. Otursana, kahvaltı edelim."

"Selam herkese." Yaşça benden büyük, muhtemelen Atlas'ın dengiydiler. Karşılarında dikilirken ilginç bir varlıkmışım gibi bakıyorlardı bana. "Teşekkürler. Derse yetişmem lazım."

"Bu sene hareketli başladı." dedi Mehmet beni işaret ederek. "Her zaman senin gibisine denk gelmiyoruz." Gitmek üzereydim tam, ne demek istediğini anlamaya çalışarak durakladım. İçlerinde bir tek Buket toplantıda yoktu. Keyifli bir tavırla,

"İlk toplantıda Atlas'a laf sokan kız sen misin?" diye sordu.

"Laf sokan mı? Hayır. Ben öyle demezdim." dedim. Gülüştüler. "Bütün salona rezil ettiği kız diyebilirsiniz."

"Yok canım."

"Daha neler."

"Tunç bir daha yapsana o kaşların havalandığı anı."

Tunç, Atlas'ın şaşırma taklidini yapınca masadan kahkaha sesleri yükseldi.

"Atlas, tepkilerini dışa çok yansıtan biri değildir. Olayı kaçırmışım resmen."

"Neyse, yine tekrarlarız bu gidişle." dedim söylenir gibi. Bence gayet soğuk olan bu tavrım onların hoşuna gitmişti. 

"İpek her söylenene kafa sallayacak bir kız değil anladım ben onu." dedi Mehmet diğerlerine tespitte bulunur gibi. "Hepimiz bu sene mezun olup gidiyoruz. Senin gibi tecrübeli yenilere ihtiyacımız var." Tunç da onu destekliyordu.

"Sen bizim ayıya takılma. İlk toplantı diye ciddiyet kastı biraz. Yoksa kötü biri değildir."

Ense tüylerimi diken diken eden sesin sahibini görmeden önce arkamdan yaklaşan adımlarını duydum.

"Ayı mı dedin sen?"

Omzumun üstünden geriye baktığımda ilk olarak bir dağ gördüm. Koyu renkli bir sweatshirt'le sarmalanmış bir dağ. Doğuda ve batıda, kuzeyde ve güneyde görüşümü kaplayan geniş gövdesiyle dibime kadar yaklaşmıştı. Gözlerim göğüs bölgesinden yüzüne yükseldi, o tepeden bakışları gördüm önüme döndüm. Tunç bu esnada ayı kelimesini açıklamaya çalışıyordu.

"Ayı mı? Yok canım! Ayıp dedim ben."

"Ayıp tabi." dedi Atlas da.

Ayıptı tabi, koskoca kar leoparıydı kendisi. Muzur çocuklar gibi gülüşürlerken arkadaşının yanına oturdu.

POBEDAWhere stories live. Discover now