Oyun

11.1K 1K 987
                                    

Multi 😌

Kaya abiyle yaptığım görüşme sonrası yurttaki odama dönmüş, duş almış, yatağıma uzanmıştım. Elimdeki stres topunu tavana atıp tutarak yaklaşmakta olan geleceğin neler getireceğini düşünüyordum.

Bir bedende iki İpek'tim. Mantığa tutunan bir yanım vardı. Hedefime giden yolda dizdiğim, zamanı gelince devireceğim taşları inceleyen incelikli bir yanım. Ölçen, biçen, hesaplayan, planlar yapan, duygusuz, korkusuz bir yanım. Bu yanım beni güçlü kılan yanımdı. Kimseyle dertleşmememin, kimseden akıl almamamın bir sebebi vardı. İyi niyetli yaklaşan herkesin bana ilk söyleyeceği şey hiçbir şeyin babamı geri getirmeyeceği olacaktı ve ben bunu zaten biliyordum. Tek istediğim babamın hatırasına yakışır bir evlat olmaktı. Önümdeki engebeleri bir an önce aşarak onu gururlandırmak istiyordum. Babamın savunamadığı haklarını savunacak, onun adını layığıyla taşıyacak bir kızı vardı ardında. Herkesin de bunu kabullenmesini istiyordum.

Fakat bir de duygusal bir yanım vardı ki, geçmişte ve gelecekte her daim yaralı kalacaktı. Şu hayat ne gösterirse göstersin, kazansam da kaybetsem de ben bu uğurda en baştan yaralıydım zaten. Hassastım, kırılgandım. En kötüsünden başlamak üzere tüm insanlara değer veriyordum ve özellikle Atlas'la ne yapacağımı hiç bilmiyordum. Onun yakınında olmak doğru plandı fakat yarattığı etki alanına kapılmak planın çok dışındaydı. Ve o etki alanına kapılmak o kadar kolaydı ki, direnmeye çalışırken saçmalamaktan daha da büyük bir girdaba kapılmaktan korkuyordum.

Gri kasvetli günün, gecenin karanlığıyla yer değiştirdiği saatlerde iki gece üst üste onun evinde uyuduğumu ve tam da şu anda onu yeniden görmeyi fena halde istediğimi aklımdan çıkarmaya çalışıyordum. WhatsApp ekranındaki seksi suratsız suratına kaç yüz kez bakıp kapatmıştım kim bilir. Arada bir çevrimiçi oluyor, kısa sürede geri çıkıyor, bana yazmıyordu. Zaten neden yazsındı?

Son bir kaç dakikadır Tunç'la mesajlaşıyorduk. Komik bir tweet göndermesiyle başlamıştı, tamamen zararsız, saçma bir konuşmaydı. Herhangi bir yere varmıyordu ve gerçekten komikti bu yüzden nasıl sonlandıracağımı da bilmiyordum ki, ekranın üstünde başka bir mesaj gördüm.

"Naber?"

Atlas.

Kalbim ister istemez bir gümbürdedi.

"İyi. Senden?" yazıp yolladım.

Tunç peş peşe randomlar yolluyordu. Ona dönemedim. Gülme modundan çıkmıştım çünkü Atlas anında cevap yazmıştı.

"Aynı anda Tunç'ta çevrimiçi. Siz konuşuyor musunuz?"

Telefonu şöyle bir uzaklaştırdım kendimden. Bunu nasıl bilebiliyordu?

"Sana hesap verecek değilim."

"Hesap sormadım. Ama cevap verebilirsin."

"Sessiz kalma hakkımı kullanıyorum."

"Hayırsa hayır demek çok zor değil ama evet demek zor geliyordur anlayabiliyorum."

"Neden zor olsun?"

"Çünkü en son onunla görüşmeyeceğini söylemiştin."

"Görüşmüyorum zaten. Konuşuyorum."

Hemen tepki vermedi, biraz bekletti, ardından,

"Komik değil." yazdı.

Ben onun kadar bekletmedim.

"Şaka da değildi." yazdım.

Son yazdığımı okudu, birdenbire çevrimdışı oldu.

Bir dakika geçti.

POBEDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin