Darmadağın

11.5K 1K 734
                                    


Beşiktaş'ta yine Atlas'ın seçtiği ve yine Atlas'ın sevdiği bir pizzacıya gittik. Sabahtan beri sadece simit yediğim düşünülürse tüm gün oruç tutmuş bir insan kadar açtım ama yiğitliğe toz kondurmuyordum tabi.

"Hangisini seçtin?"

"Bilmem. Bakıyorum daha."

"Yuh, ne zamana kadar bakacaksın?"

"Sen niye bu kadar açsın?"

"Yarım ekmek arası az bir şey sucuk yedik ve bu saatler önceydi. Sence yeter mi o bana?"

"Yetmez tabi. İnsan olsan yeterdi ama."

"Hadi seç artık! Yeter, tamam ben seçiyorum. Bir tane bol etli bir tane de quattro formaggi. İkisi de büyük."

"Ver şu menüyü, ben senin istediğini istemiyorum."

"Mekan kapanacak sen seçene kadar." Bizi gülen bir ifadeyle izleyen garsona döndü. "Paket olsun."

"Paket ne alaka ya? Burada yeriz."

"Burada yeriz de burada birbirimizi duyamayız."

Cumartesi gecesi Beşiktaş semtinde her mekan olması beklendiği gibi kalabalıktı ve pizzacının içinde de uğul uğul bir gürültü vardı.

"Seni yurda sokamam." Şakaydı söylediğim ama değildi de bir yandan.

"O yüzden benim yurda gideceğiz."

"Ya ben senin evine gitmek istiyor muyum? Neden bana seçim şansı tanınmıyor şu hayatta?"

"Afedersin bak yine uzun uzun inatlaşma ve olurdu olmazdı faslına katlanamayacağım. İkimiz de açız. Önce yemek. Sonra konuşma. Sonra başımın etini yemene izin verebilirim ama şu an gündemimizde değil."

Göz devirerek öfledim.

"Şunu yaparsan şunu yapmana müsade ederim, bunu yaparsan bunu yapmana izin veririm. Allah senin kız arkadaşına sabır versin."

Yapmacık yapmacık gülümsedi.

"Amin derdim de ben öyle bir sevgili değilim."

Yok demedi. Var da demedi. Ama yok da demedi. Vardı bence, vardı tabi İpek. Gördün ya konser günü!

"Belli belli. Bana bile böyle davranıyorsan bence ona neler yapıyorsundur."

Hiç ilgilenmiyordu o an söylediklerimle. Yeniden çağırdığı garsona ekstra isteklerini saymakla meşguldü. Bense pizzayı beklerken içtiğim kolaya doğru eğilmiş, bir yandan da yaramaz çocuklar gibi Atlas'ın yan profilini izliyordum. İşaret parmağımı havada gezdirerek, saçlarından başlamak üzere kusursuz yüz hatlarının hayali bir haritasını çizdim. Aniden bana döndü.

"Napıyorsun?"

"Evde mi şimdi?" diye sordum hemen toparlanarak.

"Kim?"

"Kız arkadaşın."

"Napıcaksın?"

"Yan yana oturup dantel işleyeceğim."

"Sen ne anlarsın dantelden?"

"Çok ayıp. O anlıyor mu dantelden?"

"Anlasa iyi olur. Yetenekli kadınları severim."

"Ya offf amma saçmaladık ya. Evdeyse ona da pizza söyleyelim mi diyecektim."

"Gerek yok."

"Peki." Pizzalar nihayet çıkmıştı ve müthiş kokuyordu. "Ben ödüyorum." diye uzandım. "Bugünkü hakaretinden sonra itiraz etme bence."

POBEDAWhere stories live. Discover now