Israrlı Bir Telefon

8.6K 784 622
                                    

Sevgili @ediediedi09 bu bölüm senin için. Doğum günün kutlu olsun :)

Ellerim boğazıma yapışmış, gözlerim iri iri olmuş bir halde uykudan sıçradım. Yerimden fırladım ve karanlıkta odada nefes alabilecek bir aralık, biraz olsun temiz hava bulabilmek üzere ileri geri yürümeye başladım. Nihayet camı gördüm, kafamı camdan dışarı çıkardım. O an için atlarsan nefes alabileceksin deseler, camdan aşağı bile atlardım.

Benimle birlikte uykusundan sıçrayan Hande bağırarak söyleniyordu.

"Yetti be senin şu uykudan uyanmaların. Valla canıma yetti yeter. Yarın gidiyorum müdüriyete şu deliyi yanımdan alın diye dilekçe veriyorum. Kalbime indi Allah canımı alsın ya. Her defasında aynı şey. Alışamadım yok, alışılır yanın yok ki." Söylenirken bir yandan yanıma gelmişti. "İyi misin? Derin derin nefes al. Derin derin. Alıyorsun bak işte. Güzel. İyisin. Derin nefes. Hemen geliyorum." Koridordaki sebilden bir bardak su alıp odaya döndüğünde biraz kendime gelmiş haldeydim.

"Gidiyorum yakında. Kurtuluyorsun benden." dedim.

"Nereden çıktı o ya? Ben uykudan sıçrayınca öyle bir anda boş konuştum."

"Yok sen haklısın. Ben de olsam ben de uğraşmazdım benimle." Uzattığı suyu içtim. "Teşekkür ederim."

"Rica ederim de ama ya ben ciddi değildim söylediğimde. Vermeyeceğim dilekçe filan. Sen gidersin şimdi daha delisi gelir. Bilemezsin risk kutusu. Sana razıyım ben."

Güldüm. O da güldü.

"Eski oda arkadaşımla birlikte eve çıkıyoruz." diye açıkladım. Kaşları eğildi.

"Yaa. Hayırlısı olsun. Aranızı düzelttiniz demek."

Beni uykulardan uyandıran kötü bir kabus değil, Sedef'le akşamüzeri yaptığım son derece gerçek olan o konuşmaydı. Hal böyleyken ne kadar düzelttik denebilirdi, tartışılırdı.

"Pek öyle denemez ama eve çıkmak eskiden beri konuştuğumuz bir konuydu. Yeniden gündeme geldi. Ben daha ziyade dışarıda kaldığım her gece için izin almaktan ve yurt kurallarından bunaldım."

"Sen de haklısın tabi. Sevgilin mi var derdin var."

"Bak o doğru işte. Kusura bakma seni de gece gece ayağa diktim. Hadi uyuyalım."

"Önemli değil cidden. Ben alışkınım, bakma söylediklerime."

"Nasıl?"

"Yaşça benden epey büyük bir ablam var benim. Nişanlısı askerdi, şehit oldu. Ben burayı kazanmadan önce evde aynı odada uyurduk. Çok geceler sana benzer şekilde uykusundan uyanışına şahit oldum."

"Çok üzüldüm. Başınız sağ olsun. Zaman yaralarına iyi gelir umarım."

Buruk bir gülümsemeyle birlikte omuz silkti.

"Umarım."

"Benim de babamı kaybettikten sonra başladı. Yıllar oldu, geçti sanıyordum. Bir süre önce yeniden başladı."

"Doktorlar da çok sevdiğin birini kaybettikten sonra başlıyor genelde diyorlar... ölüm korkusu bu, kaybetme korkusu. Seni de yeniden tetikleyen bir şey olmalı."

Gecenin orta yerinde Hande'yle bu konuyu konuştuğuma inanamıyordum.

"Sanırım sebebinin ne olduğunu biliyorum." dedim.

Fakat Hande Sedef değildi. Son cümlemin üstüne gitmedi. Öylece durdu. Duracağı yeri bilen biri gibi. Yaşından olgun biri gibi. Bazı şeyler yaşamış, bazı şeyler görmüş biri gibi.

POBEDAWhere stories live. Discover now