Fırtınalı Bir Gece

9.3K 846 437
                                    

Şarkı: Kina Grannis - Iris

Yalnızca babasının prensesleri oyun oynarken düştüğünde ağlar ve kalkmak için yardım beklerler. Ben her düştüğünde yerden kendi kalkan, yaraları kendiliğinden kuruyan bir kız çocuğuydum. Peri masallarına inanmıyordum. Karşılıksız iyiliklere inanmıyordum. Hayatta sadece iyilerin kazandığına da inanmıyordum.

Ne düşünürsem, nasıl bir yön izlersem izleyeyim aynı yola çıkıyordu adımlarım. Kenan Dorukan'ın varlığına her zaman düşman olacaktım. Değiştiremeyeceğim gerçeğim buydu benim. İçimdeki bu nefret, iyilikten nasibini almıyordu. Unutamazdım geçmişimi. Çünkü unuttuğum gün, benden bir şey kalmazdı geriye. Atlas'ı tanıdıkça, onun dürüstlüğüne inandıkça sırf kötü bir adamın oğlu olduğu için ona zarar vermeyi doğru bulmadığıma karar vermiştim. Babasıyla bir bağı olmadığını bile bile ona zarar vermek yanlış gelmişti. Hem kendimden, hem ondan, hem de beni evimden uzaklara taşıyan ideallerimden vazgeçmiştim. Herşeyden vazgeçmiş ve kendimi bile isteye kör kuyulara atmıştım. Fakat şimdi bu vazgeçişin hiçbir anlam ifade etmediğini açıkça görebiliyordum.

Ben kendi payıma yazıp, çizip, oynarken, kararlarımla kaderi güldürdüğüm bir kez daha ortadaydı.

Birilerinin tarafını seçtiği bu kaotik savaşta, Atlas'ın babasının yanında yer almaya karar vermesi kalbimi tıpkı kendi elleriyle ikiye bölmesi gibiydi. Onu ne kadar seversem seveyim, düşmanımın oğlu olduğu gerçeğini değiştiremeyecektim. Göz göze geldiğim çözülmez düğümüm, aramızdaki sorunları çözmek isterken ben yeniden çıkmaz sokakta kalışıma, açılmayan kapıları yumruklayışıma yandım. Konuşmamıza kaldığımız yerden devam üzere evine giden yolda içimde bir şehir yandı, ateşe verdiğim umutlarım yandı, meşaleyi tutan ellerim yandı. O hiç bilmedi ve hiç anlamadı.

Kaderin kartlarının bir kez daha dağıtıldığı yeni günün şafağında farklı bir aydınlanmanın etkisiyle karıncalanıyordu zihnim.

İyi niyete inananların mutlu olduğu bir hikaye değildi bizimkisi. Hayatta her zaman dürüstlüğün ödüllendirilmediğini bilecek yaştaydım. Atlas'ın evinin kapısından içeri girerken, bu kez kısa süreliğine orada olduğumu gayet iyi biliyordum. Yüreğimdeki çığlıkları susturmuyordu bu bilinç. Bu yüzden bir dilek diledim. Benim gibi karanlıkta kalmış ruhlar için bir yardım çağrısı. Geleceğine döşenen taşları, bir başkasına zarar vermeden yürüyemeyeceğini bilenlerin görebileceği karanlık bir yıldız diledim. Tüm uğursuz anlaşmalarda olduğu gibi yolumun sadece kısa süreliğine aydınlanacağını bile bile diledim dileğimi. Kısacık sürecek bir mutluluk uğruna, geri kalan hayatımı hiçe saymaya razı geldim.

Atlas'ın evinden içeri girerken o gün ben hayatımın en bencil kararını verdim. Özgür irademle, babasıyla ilgili savaşın içinde benim de bulunduğum gerçeğini ondan gizlemeyi seçtim. Tunç meselesini aşamayacağımızı biliyordum. Ama olur ya, yüreğinde bunu aşacak kadar güç varsa, beni kabul ettiği gün onunla tüm karşıt düşünceleri susturarak mutlu olmayı diledim.

Birlikte kurduğumuz kahvaltı sofrasına otururken, kendi adıma endişelerim yatışmıştı çoktan. Kaybedilecek herşeyi açık ve net olarak gördüğüm ve zihnimde aştığım için, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir insan kadar rahattım. Onunsa endişe bulutlarıyla puslanan gözlerinde soru işaretleri vardı. Oturduk karşılıklı.

"Senden ayrılmamın sebebi, ailemle ilgiliydi." dedim. "Annemle babam boşanmadılar, benim babam öldü. Küçüktüm. Hayatın zorluklarına karşı annemle bir başımıza kaldık. Güç şartların içinde büyüdüm. Annemin yeterince derdi olduğunu bildiğim için yıllarca kendi dertlerimi içimde tutmaya alıştım. Kimseyle dertleşmek istemedim. Bazı psikolojik problemler yaşadım bu yüzden. Panik atağım da o yıllarda ortaya çıktı. Yine de üstesinden geldim, bir şekilde ayakta kaldım. Ben kendime yeterim inancı gelişti bende o günlerin ardından. Kimseye ihtiyacım yok sanıyordum. Sonra seni tanıdım. Sonra seni sevdim. Tüm dirençlerimi parçalayarak geldin sen, hiç ummadığım kadar güçlü girdin hayatıma. İstemiyordum böyle olmasını. Planladığım hiçbir şeye uymuyordu sana aşık olmak. Çok korktum, çok bocaladım. Bu yüzdendi kaçıp gidişim. Ayrılık konuşmasını yaparken, eğer seni sevmediğime ikna olursan, peşimden gelmezsin diye düşündüm. Sorgulamazdın gidişimi. Öyle de oldu. İnandın söylediklerime. O zaman anladım ki, aslında istemiyormuşum inanmanı, istemiyormuşum meğer gitmeni. Her ne olursa olsun, senin olmak istiyormuşum ben. Algıladığımdan da büyük yer kaplamışsın meğer. Çok dağıldım sensiz geçen bir buçuk ayda. Atlas ben mahvoldum sensizlikte. Hatalar yaptım. Anlatacağım sana. Eğer ki kabullenebilirsen beni bütün olanlara rağmen, yine de seversen, ben seninim. Ama istemezsen, sindiremezsen içine, razıyım ona da. Hak veririm, hayatından tereddütsüz çeker giderim. Yüzümü görmek istemezsen eğer görmezsin bir daha."

POBEDAWhere stories live. Discover now