6.Bölüm

20.2K 848 42
                                    

Vedat elinde ki dosyalarla uğraşırken kapısı çalmıştı

"Gir"

Tok sesi odayı doldururken içeri elinde bir kaç dosya kağıdı ile içeri girdi Ahmet. Adımlarını patronuna yöneltip elinde ki dosyayı uzatarak

"Efendim hastane sonuçları"

Vedat Ahmet'in elinde ki dosyayı almış

"Tamam sen çık" demişti

Ahmet odadan çıkarken Vedat elinde ki kağıtları incelemeye başladı. Gördüğü negatif işaretle içine öfke dolmuş elinde ki kağıdı parçalara ayırıp kenara savurmuştu

"Kahretsin!!"

Odaya savrulan kağıt parçalarını ezerek pencereye doğru yürüdü. Siniri bütün hücrelerini talan ederken duvara bir yumruk vurmultu. Oysa ne kadar emindi Hira'nın hamile olabileceğinden . Hayatı boyunca neyi olumlu düşünse sanki olumsuz çıkmak zorundaymış gibi önüne seriliyordu. Derin bir nefes alıp gözlerini yumdu.

"Bir gün! Bir gün herşeyin hesabını soracağım Ağit ağa!"

Sinirlerini az da olsa gevşeten Vedat cebinden çıkardığı telefonla Rehberden bulduğu Hira'nın numarasını tuşladı.

Aramak.. Onu yada başka bir insanla muhattap dahi olmak istemiyordu. Bin türlü sorular. Bin türlü isyan gözyaşı bunları ne duymak nede görmek istiyordu. Babasından iliklerine kadar nefret ediyordu. Her gün ablasının durumundan haber aldığı gibi o keskin nişancının da sadece bir telefon beklediğinden en iyi o haberdardı.

#Hamile değilsin. Yarın.. Ahmet seni okuldan alacak# yazmıştı. Keskin ve acımasızdı her bir sözü..

Gönderdiği mesajla derin bir nefes aldı Vedat. Nefesi bile ciğerlerini doldurmuyordu. Oysa insan nefes alırken bile ciğerlerini dolduran nefese o kadar alışkındır ki nefes aldığını bile unutur du ama Vedat ciğerlerine dolmayan bu her bir nefesin farkındaydı

Geçen günün ardından odasına yakın adamını çağırarak komutunu vermişti. Hızlı ve kısa zaman da bu illetten kurtulmak istiyordu.

"Kızı okuldan al"

"Tamam efendim. Nereye getireyim"

Derin bir nefes alan Vedat

"Bağ evine getir. Konaktakileri de ayarla. Yokluğu göze batmasın"

"Tamam efendim"

Ahmet patronunun yanından uzaklaşırken Vedat çöktüğü masasına başını koymuş biraz olsun geçmeyi ümid ettiği baş ağrısını yok saymaya çalışmıştı. Ama ne baş ağrısı geçiyordu nede ciğerlerine saplanan o ağrı.

Yüzüne yerleşmiş o karanlıkla ceketini giyindi. Odasından yeri titretecek şekilde çıktığında. Tüm seslere kulaklarını kapamış kendini arabasına atmıştı. Otoparktan arabasıyla hızla çıktığında kendini bağ evine atabilmişti her ne kadar geri girmek istesede. Yapmak zorundaydı artık bir kere başlanmış bu intikam dolu oyunu devam ettirmek zorundaydı.

Eve girip çeketini bir tarafa savurdu. Kolunun düğmelerini çözmüş bir siğara yakmıştı. Beyni düşüncelerde boğulurken içtiği siğara ile rahatlamayı dileyip üflediği dumanla gözlerini kapamıştı.

İNKİSARWhere stories live. Discover now