10.Bölüm

19.2K 866 73
                                    


Yangının ateşi bazen gözükmez.
Öyle yakar ki insanı,
Sessizce küle çevirir koca bir bedeni
Ve... sessizce öldürür diri bir bedeni..

Hira üzerine giydiği beyaz bir gelinlikle geçti aynanın karşısına oysa hazırlanması için ona yardım eden çalışanları telaşlı annesi olması lazımdı dimi. Belki de babasının hüznü kızının yuvasından uçtuğu için olmalıydı. Ama olmamıştı. Öyle hayalini kurduğu gibi değil tam aksine önüne atılan beyaz bir gelinlik ve yüzüne dahi bakmadan çıkıp giden annesine şahit olmuştu gözleri. Ne zordu. Yapayalnız olmak. Kimsesiz olmak. Birer birer kaybetmek sevdiklerini neden bu kadar zordu ki. Bunları hiç düşünmemişti Hira. Biliyordu çok zor zamanlar yaşayacaktı ama bu kadar zor olacağını düşünmemişti.

Derin bir nefes alıp yatağının üzerine oturdu. Gözlerinde ki yaş birer birer ıslatırken gelinliğini, içinde ki acı yakıp kül ediyordu genç kızı. Hira bilmezdi ki. Yalnız kalmayı. Bir başına kalmayı . Çirkin sözlerin üzerine söylenmesine insanların ona iğrenirmiş gibi bakmasına alışık değildi. O sevgiyle şefkatle bakan gözlere alışıktı. Onun kolları annesi sarıp sarmalamaya alışıktı.

Düşünceleri yüreğinde ki ateşi harlarken kapısı açıldı. Başını kaldırıp baktığında karşısında ona hüzünlü gözlerle bakan Ayla'ydı. Onu görünce şaşırmıştı Hira. Demek abisi de buradaydı. Kimsenin yüzüne bakamazken birde Baran abisi eklenmişti.

Ayla ardında ki kapıyı kapatıp yavaşça yaklaştığı Hira'nın yanına oturdu. Onu aşağı indirmek için gelmişti. Erkek tarafı biricik umutlarını götürecekti. Hira'nın kötü gözlere maruz kalmasındansa onunla beraber olup onu o aşağı indirecekti. Hira onun hala en iyi arkadaşıydı.

Gözlerinden damlayan her bir yaşı birer birer takip edip titreyen ellerin de kaldı gözleri Ayla'nın .Oda bu günleri yaşamıştı dimi. Ama onun ki mecburiyet üzerine yüklenen günahın bedeliydi... Peki ya Hira'nın ki neydi.. O hangi günaha esir olmuştu.

Genç kızın titreyen ellerini avucunun içine alıp başını ona bakmayan Hira'ya çevirdi. Nasıl bakabilirdi ki kimseye yüzünü göstermiyordu.

"Hira.."

Yengesine cevap vermezken gözlerinde ki yaş daha hızlı akmaya başlamıştı sanki. Neden ona bu kadar yumuşaktı ki.

"Ne oldu Hira"

Ayla yutkunup dolan göz yaşlarını geri göndererek devam etti.

"Gözlerin de ışıl ışıl parlayan kıza ne oldu. Ellerin neden titriyor... Neden suçlu gibi değil de... Kurban gibi akıyor gözlerin"

Ayla'nın son sözleriyle Hira'nın dudaklarından bir hıçkırık kaçmıştı. Yanın da ki yengesinin boynuna sarıldı. Hıçkırıkları odayı doldururken sanki sadece buna muhtaçmış gibi göz yaşlarını Ayla'nın omzuna akıttı. Kollarını Hira'ya daha sıkı sardı. Acı ne yüzsüz dü. Kovdukça, uzaklaştıkça peşlerinde, baş uçların da bitiyordu sanki.

Ayla ona bu durumun nedeni sormamıştı. Sormayacaktı da.  Hira'nın hatası sevdiği adama kavuşturduğunu düşünecekti. Her ne kadar yüreğinde ki acıyı hissetse de Ayla bu sefer bencil olacaktı. Çünkü biliyordu her umutsuzluğun ardına gizli bir mutluluk vardı. Belki uzakta belki yakın da...

Hira yengesinin omzundan başını kaldırıp yine suskunluğunu koruyarak geri çekildi yengesinden. Ayla onu baştan aşağı süzdüğünde ne kadar güzel olduğunu düşündü. ... Her ne kadar süslenme de beyazlar onu prensese çevirmişti...

Ayla canlanıp derin bir nefes aldı. Gözlerinde ki yaşları silip yataktan kalktığın da

"Daha duvağını takmamışsın"

İNKİSARKde žijí příběhy. Začni objevovat