8. Bölüm

18.5K 864 98
                                    


Hira'nın içinde koca bir dert tüm bedenini sararken yüzü endişe içinde ,biraz sonra gelecek ailesini bekliyordu. Sevinmesi lazımdı uzun bir aradan sonra ailesini görecek onlara sıkıca sarılıp özlemini giderebilecekti ama olmuyordu işte yapamıyordu içinde bu ihanet onun tüm sevinçlerinden heyecanlarından alı koymuştu. Tüketmişti.. O ihanet onun benliğini silmişti.

Oturduğu yatağından kalkıp odada bir sağa bir sola gezmeye başladı kalbini sıkan bu acı nefesini keserken o an gelmiş ,kapısının vurulmasıyla Havva ablası içeri girmişti.

"Hira acele et Mustafa ananları almış yoldalarmış şimdi gelirler hadi"

"T-tamam Havva abla sen in geliyorum ben"

Havva kadın kapıyı kapayıp aşağı inerken Hira'nın çoktan gözleri dolmaya başlamıştı. Birbirine kenetlediği elleriyle nefesi kesilirken gözlerini sıkıca kapamış kuruyan dudaklarını ıslatmıştı.  Yavaşça odasından çıktı. Güçlü olmalıydı. Güçlü olacaktı.

Yüzüne yalancı gülümsemesini ekleyip merdivenlerden inmeye başladı. Her bir adımında bir titreme yayılsada vucuduna o gözlerine baktığında huzur bulduğu annesine canı gibi sevdiği babasına bu lekeyse sarılmak zorundaydı.

Konağın ihtişamlı kapısı açılıp Ömer ağa heybetiyle girdi. O an gelmişti işte yüzleşmek üzere olduğu ama deli gibi utanıp korktuğu ailesi girmişti konağın kapısından..Annesi ve abileri de ardından girerken. Hira annesini görür görmez boynuna atlamış içinde ki yaraya ilaç sarmak istemişti.

"Anne.."

"Dur kız.. boğuyorsun"

Hira annesinin boynundan çekmediği kollarıyla

"Hiç özlemedin mi kızını anne"

Fatma kadın kızının sırtına hafifçe vururken

"Görende yıllardır ayrıyız sanacak"

Annesinin omzundan başını kaldıran Hira göz yaşlarını gizlice silip annesine baktı

"Bana yıllar gibi geldi anne"

~~~

Uçar konağında mutluluk kahkahalara karışırken evlerinde ki avluya oturmuş çaylarını keyifle yudumluyorlardı. Keyiflerinin nedeni Baran'ın artık mutlu bir yuvası olduğunu bilmeleri hüznün onları terk ettiği düşüncesiydi.Oysa Uçar konağı koca bir belaya esir kalmış gibi ne bu huzursuzluk peşlerini bırakmaya niyetliydi nede mutluluk elinde ki valizi bırakıp kalmaya...

"Sınavların nasıl geçti Hira hanım"

Hira Berzan abisinin soruyla elinde ki bardağı sıkıca tutup boğazına oturan yumruyla

"İyi abi" demişti

Berzan kardeşinde ki durgunluğa kaşlarını çatarken

"Sende bir durgunluk var"

"Yok abi sana öyle gelmiştir"

Fatma kadın elinde ki bardağı sehpaya koyarken

"Zilan ablası da olmayınca evde uğraşacak kimse kalmadı ona canı sıkılmıştır... işi gücü yaramazlık eşek kadar oldu hala uslanma yok"

Ömer ağa kısa bir tebessümün ardından

"Benim kızım usludur hatun sadece kanı kaynıyor o kadar"

Ah bir bilselerdi o sınavların, onların yüzüne bakacak yüzü olmadığından uydurduğu yalan olduğunu hele babasının onu koruma şekli... Kalbine biri bıçak saplıyordu sanki o bu aileye hiç birşey yapmamışken onlara koca bir bedeli reva görmüştü.

İNKİSARजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें