18.Bölüm

16.8K 880 115
                                    

Ahmet ,Uçar konağının düğüne gitmesiyle işe koyulmuştu. Bu fırsat ellerine bir daha geçmeyecek bir şanstı. Kimse yoktu konakta. Aşiretten birinin düğünü oldumu herkesin katılması nerdeyse mecburiydi ama Uçar ailesini biraz tanıyorsa Hira bugün bu konaktan çıkmayacaktı.

Ahmet arka kapıda nöbet tutarken Devran'a talimat vermesiyle Devran duvarın ardından şüpheli sesler çıkarıp korumaları yanına çekmişti. Önceden hazırlanmış bir plan kusursuzca işleniyordu. Sessiz, sedasız konakta sadece mutfaktan sessler geliyordu. Belli ki evin hizmetlisi hala konaktaydı.

Tedbirli ve sessiz adımlarla içeri girdi. Hira'nın odasını bulması biraz zaman alacak gibiydi. Çünkü hangi oda ona aitti bilmiyordu.

Odaları önce sessizce dinleyip kapılarını yavaşça açarak kontrol etmişti Ahmet. Ne olursa olsun tedbiri elinden bırakmaması gerektiğini çok iyi biliyordu.

Yavaş hareketlerle odaları ararken koridorun sonunda ki odaya kayfı gözleri. Adımlarını o tarafa çevirdi. İçeriden ses gelmeyince yavaşça kapıyı açtı. Işıklar kapalı ama yatağın içi doluydu. Belli ki burasıydı Hira'nın odası çünkü o bakmasa da başını buradan görebiliyordu.

Kapı gıcırtısına gözleri açılırken başını hafifçe kaldıran genç kız

"Gitmedin mi havva ab.."

Gördüğü yüzle konuşması yarıda kesilirken gözleri büyümüştü genç kızın. Kalp atışı korkuyla hızlanmaya başlamıştı. Bu adamın burada ne işi vardı

"Sakin olun Hira hanım"

Ahmet işaret parmağını dudağına götürüp sakin olmasını söylerken Hira sadece karşısında ki adama kocaman olmuş gözlerle bakıyordu. Nerdeyse bir buçuk aya yakın gölgesini dahi görmediği adamları şimdi tam karşısında görüyordu. Elleri buz kesmeye başlarken titreyen dudaklarıyla

"Ne.. Ne işin var burda.. Hemen... Hemen çık git"

Genç kıza fazla yaklaşmadan kısık çıkan sesiyle yutkunmak zorunda kalmıştı.

"Sadece bir kaç kelime söyleyeceğim sonra gideceğim"

"İstemiyorum! Defol... Defol git.. Gidin artık!"

Ahmet'in yüzüne doğru bağırmıştı. Korkuyordu. Artık kendi köşesine çekilip alt üst olmuş hayatını kurmaya çalışacaktı. Ama her zaman... Her zaman bir yerden pürüz çıkmaya devam ediyordu.

"Konağa nasıl girdin bilmiyorum ama.. Yalvarırım git.. Git!"

Derin bir nefes aldı Ahmet gözlerini yere sabitlerken karşısında onu dinlemek istemeyen kadına sadece iki kelime etmek için açmıştı dudaklarını. Onu ikna etmeliydi

"Geri dönün"

Göz yaşları yüzünü kaplayan genç kız sert sesiyle

"Asla!" derken

Ahmet yerdeki gözlerini Hira'ya çevirmiş onun sert sesine karşılık

"Aksi halde.. Uçar ve Kara savaşı bitmez Hira hanım"

Hira'nın aldığı nefes tüm bedenini titretirken Ahmet konuşmaya devam ediyordu

"Karnında bir Kara çocuğu var... Onu elinden almak isteyen Ağit ağanın neler yapabileceğini benden daha iyi bilmeniz gerekir!"

Hira'nın dudaklarından bir hıçkırık kaçarken bir adım geri gitmişti ayakları. Yatağın sert zemini ayaklarına değerken güçsüz bedeniyle dizlerinin üzerine düştü. Ağit ağa ! Tüm korkularının sebebi olan adam! Onun ismini duyması bile ömründen çalıyordu sanki..

İNKİSARWhere stories live. Discover now