11. Bölüm

18.2K 858 37
                                    

Sabahın ilk ışıkları yüzüne vururken uyanmıştı genç kız. Üzerinde ki gelinliği hala çıkarmamış ağlamaktan gözleri şişmiş vaziyette uyuya kalmıştı.

Yatağından kalkıp odada ki aynadan yansımasına baktı. Ne kadar da çok çökmüştü. Sanki genç bir kız değil de. Yıllardır omuzlarına yük yüklenmiş koca bir kadındı.

Ayna da ki yansımasından yüzünü çekip gelinliğini çıkarmaya başladı. Kapısı açık olan banyoya girip suyu açtığında gözlerinden yaşlar tekrar akmaya başlamıştı. Göz yaşları birbirini kovalarken bedenini taşımayan ayaklarıyla yere çöktü. Uzun uzun ağladı. Koca duvara vurdu hıçkırıkları.

Ne kadar zamam geçti bilmiyordu ama çıkmıştı banyodan. Üzerine havluyu alıp geçirdi. Yorgun bedeni her an düşecek gibi titrerken odasın da ki dolaba takılmıştı gözleri. Kıyafetleri orda olmalıydı.

Üzerine geçirdiği diz altı mavi elbise ona çok yakışmıştı. Keşke hayatın ona sunduğu güzellik ömrüne de yansısaydı.

Karnının açlığı yüzünü buruştururken odasından çıktı. Yavaş adımlarla aşağı inerken etrafta gezdirdi gözlerini duvarda ki portreler dikkatini çekerken artık bu eve alışmak zorunda olduğu gelmişti aklına. Bu eve , çıktığı odaya, gezdiği salona peki ne zamana kadar... Ne zamana kadar sürecekti bu tutukluk...

Derin bir nefes alıp düşüncelerinden uzaklaşmak istedi. Yoksa onu boğmayan sulara karşı düşüncelerinde boğulup yok olacaktı.

Mutfağa girdiğinde elinde çayı kahvaltı yapan Vedat'ı görmeyi beklemiyordu. Hayatına koca bir acıyı pranga koyan adam.
Bu durum yutkunmasına sebep olurken çıkmak için geri adım atmıştı ki artık bu duruma alışmak zorunda olduğu geldi aklına. Çünkü ondan ömrünün sonuna kadar kaçamazdı... Kaçmamalıydı da.. İmat güçlü olacaktı.

Sofraya baktığında fazla özenli olmasa da güzel bir kahvaltı hazırlanmıştı. Bildiği kadar evde hizmetli yada çalışan yoktu. Hira'nın gözleri yavaşça kahvaltı yapan adama kaydığın da onun hazırlamış olabilme ihtimalini düşündü... Düşündü...Sonuçta buz kütlesi bir adamın çayı demlemesi bile mucize olurdu.

Hira eline aldığk  bardağa çayını koyup tek bir bakışıyla titrediği adamın karşısına oturmuştu... Korkmak yoktu. Canı yandıysa bil hassa savaşmak vardı artık.

"Hizmetli mi var evde"

Vedat duygusuz gözlerini karşısında ki kadına dikerken

"Yok" demişti.

Başını sallayıp ağzına bir zeytin atarak devam etti konuşmasına genç kız.

"Peki kim hazırladı kahvaltıyı"

Vedat uğraşmak istemediği Hira ile derin bir nefes alıp sandalyesin de geriye doğru yaslandı. Hira'nın gözlerine dikkatli ama umursuzca bakıp

"Damak zevkine uymadıysa yarından sonra kendin hazırlaya bilirsin... boş boş oturmamış olursun hem... dimi"

Genç kız ruhsuzca gülümserken karşısın da ki kıskanılacak adama baktı. Aslında yakışıklı bir adamdı. Bakışlarının derinliği insanı yakarken alnına dökülen saçları onu daha asi yapıyordu... Vedat gerçekten yakışıklı bir adamdı... Fazla yakışıklı.. Fazla karanlık...

Genç kız Vedat'ın ona olan ,sert bakışlarından ayrılmıştı gözlerini. Onu izlediğinden habersiz. Hira gözlerini başka yöne çevirirken Vedat eline aldığı telefonla masadan kalktı. Derin bir nefes alıp başını ardında kalan Hira'ya çevirdiğinde

"Fazla derinlere dalma.. Çünkü çırpınışlarını kimse görmeyecekler... He bu arada evde hizmetli yok kendi başının çaresine bak"

İNKİSARWhere stories live. Discover now