Bir kadın tanıdım

21 10 29
                                    

Bir kadın tanıdım ay ışığında gözleri parlayan.
Hüzünlü bakışlarını uzun kirpikleriyle kapatan bir hali vardı.
Hayat sillesini indirmişti onada.
Sırtında bıçak yaraları.
Kalbinde binlerce can kesikleri vardı.
Sanki bir intizar etse iki damla göz yaşı akıtsa depremler olacaktı dünyada.
Sanki yıkılacaktı derinden bir ahhh çekse bütün kainat.

Bir kadin tanıdım.
Aslında hayata karşı dik durmuştu hep.
Kimselere boyun eğmeden.
Yediği darbelere aldırmadan.
Tek başına felekten gelen ne varsa eyvallah demişti.
Kocaman bir eyvallahhh...

Bir kadin tanıdım.
Güzel saçlarına düşen aklarına aldırış etmeyen.
Yürürken yeri göğü inleten.
Aşktan aldığı yarayı gönül mezarlığına gömen.

Bir kadın tanıdım.
Yüreği kendinden büyük
Herkese sevgi saçardı da onun başı sığmazdı hiç bir omuza.
Ağır gelirdi cümleleri her yürek taşıyamazdı onun aşkını.
Ve her adam saçlarını okşayıp sinesine basmaya cesaret edemezdi onu.
Sevgisi ağır gelir çünkü sevmesini unutmuş kalbi küf kokan Adamlara.

Bir kadın tanıdım.
Bütün dünya ya kafa tutmuşta bir tek kendine yenilmiş.
Uçurumun kenarında yaşamış bir ömür.
Ne sevdaları, ne acıları, ne belaları atmış uçurumdan aşağı tek tek.
Ona bu acıları çektiren kim varsa gepsini atmış gözlerindeki okyanusun en derinliklerine.

Bir kadın tanıdım.
Ne mürekkebim yetti onu anlatmaya, ne de kelimelerim.
Kağıdım bile alev aldı elimde onu anlatırken.

Dedim ya;
"Bir kadın tanıdım yüreği kendinden büyük"

O kadının yüreğini ne kalemimle yazabildim ne de kağıtlara sığdırabildim...

Ölüm senfonisi Where stories live. Discover now