9

9.9K 576 50
                                    

"Hoşbeş de alalım. Yok, onun üstündeki, çikolatalı olan." diyerek elimle üstteki rafı gösterince Rüzgar iki paket alıp bana uzattı. Bende yanımdaki boşluğa koyup raflara bakmaya devam ettim.

Alış veriş sırası bende olduğu için sabahın köründe buraya gelmek zorunda olsam da Rüzgar beni yalnız göndermemiş, benimle gelmişti. Tabi evden çıkmama da zar zor izin vermişti, ki o da üzerimdeki kıyafetler sayesinde. Normal bir kazak ve pantolon giymiştim ama Rüzgar bunun bana çok yakıştığını ve değiştirmem gerektiğini söyledi. Evet bahanesi buydu.

Çok yakıştı, git değiştir.

Olay budur.

Altımda siyah bir pantolon vardı ve üzerime giymem için Rüzgar kendi sweetlerinden gri renkte olanını vermişti ama ciddi anlamda kocamandı. Hatta dizlerimin biraz üstünde bitiyordu ve elbise niyetine bile giyebilirdim. Yine de hoşuma gitmişti. Onun kokusunu, onun sıcaklığını taşıyan bir kıyafet...

Ne bileyim, güzeldi işte.

Şimdi ise ben alış veriş arabasının içine oturmuş, aldığımız şeyleri etrafıma koyuyor ve neler almamız gerektiğini gösteriyordum. Rüzgar ise arada bana gülse de sessizce arabayı itip farklı reyonlarda gezdiriyordu.

"Sucuk! Sucuk da alalım." derken elimi "Benim o!" dercesine sucukların olduğu bölüme uzatıyordum. Gerçi Rüzgar'ın sweeti sayesinde kollarını kıvırmama rağmen sadece parmaklarımın uçları görünüyordu, ve kendime gülesim gelmişti. Komik olduğundan değil, sadece güzel olduğundan.

Neyse...

Zaten kaç aydır sebze de sebze, gına gelmişti artık. Et istiyorum ben et!

Allah bu vejetaryanlara akıl fikir versin.

Amin.

Rüzgar seçtiği sucuklardan birini bana uzatınca onu da ayaklarımın önüne koydum. Canım sucuğum benim. En sevdiğim etsin sen. Yerim seni!

Alış veriş arabası dolunca Rüzgar kasaya doğru koşarak arabayı sürünce en başta irkilip iki yanımdaki demirlere tutunsam da sonra kahkahamı salıvermiştim. 

En büyük Rüzgar, bizim Rüzgar!

Tümör《Final》Where stories live. Discover now