40

5.9K 416 54
                                    

Hani derler ya, "Bana bir ömür gibi gelen sürenin ardından..." diye başlayan bir cümleyi devam ettirebiliyorlar. Cidden o sürenin sonu geliyor muydu?

Lakin dakikalar bana, bir cümleyle anlatılamayacak kadar uzun geliyordu artık.

Belki de hayat, ruhumdaki acıyı daha net hissedebilmem için böyle bir oyun oynuyordu bana. Yelkovan aynı saatin içinde dönmekten bıkmıştı belki.

Oysa zaman, onun gülüşünde dursaydı ne güzel olurdu, değil mi? Seneler geçse bir an olsun bıkmazdım onun gülüşünü izlemekten.

Bir insan nasıl tek bir gülüşüyle üşüyen kalbinde ateş yakabilirdi ki? Bir insan nasıl bu kadar güzel gülümseyebilirdi?

Şayet onun o gülüşünden mahrum kalmak...

Akla getirilmemesi gereken senaryolardı bunlar.

Oysa şimdiki halime bak. Beyazın iç karartıcı tonunda olan hastane koridorunda, binlerce ölüme şahitlik etmiş bir duvara sırtımı dayamış, belki de uzun süre açılmayacak olan ameliyathane kapısına bakıyordum.

Canım acıyordu.

Keşke şimdi çıkıp yanıma gelse ve bana yere oturduğum için bir ton azar çekseydi.

Sahi, daha kafama terlik de atmamıştı değil mi?

Acaba annem de babamın kafasına terlik atmış mıydı hiç?

Elimde hissettiğim ıslaklık hissiyle başımı kucağımda duran ellerime çevirdim. Gözyaşı mıydı bunlar? Niye ağlıyordum ki şimdi? Rüya girdiği gibi sapasağlam çıkacaktı o kapıdan.

Pamuk şeker yiyecektik daha.

Sözüm vardı.

Ben sözümü tutardım.

Düşüncelerim kendini böyle avutsa da, içim harabeye dönmüştü sanki. Acı ve çaresizliğin ağırlığı, içimde kurduğum tüm kulelerimi yıkıp geçmişti. Oysa bir zamanların gökkuşağı, şimdi yoğun sise ev sahipliği yapıyordu.

Çaresizlik ne çirkin bir duyguydu böyle. İçim gidiyordu ona birşey olacak diye.

Ama elimden birşey de gelmiyordu ki.

Hem, zamanın yorgun kelebekleri de uçmuyordu şimdi.

Saate baktım.

Yarım saat olmuştu daha.

Bunca zaman nasıl geçip gidecekti ki.

Şimdiden özlemiştim onu.

Özlemek de kötü hissettiriyordu şimdi. Hayatım boyunca onu özlemek istemiyorum ki. Hep yanımda olsa, hiç gitmese, ve biz sonsuza dek pamuk şeker yesek...

Rüya buna bayılırdı kesin. Gerçi ona bıraksam evi de pamuk şeker kaplamalı yaptırmak isterdi.

Ah beraber pembe diziye bile katlanabileceğim kadın...

Şimdiden özledim seni.

Canın yanıyor mu orada?

Benim canım yanıyor çünkü.

Çaresiz hissediyor musun peki?

Ben hissediyorum.

Ama sen hissetme.

İçim gider...

"İçeride mi?" diyen sesle ağırca sağıma dönüp buraya doğru yürüyen Yiğit'e baktım. Sonra da tekrar önüme çevirdim ve başımla hafifçe onayladım onu.

Acaba insan ağır duyguların altında kalmaktan ölür müydü?

Kalp yetmezliği mesela?

Lakin benim kalbim şu an bana yetmiyordu.

Ona sarılsam geçer..

"Kalk hadi, yere oturma üşüteceksin."

Başımı iki yana salladım bu sefer.

Konuşabileceğimi sanmıyordum.

Boğzım düğüm düğüm olmuştu.

Bu düğüm nefesimi kesseydi bu kadar acıtmazdı.

"Rüya bir çıksın oradan.." dedi şevkatli ama tehditkar bir ses tonuyla. "..bu yaptıklarını bir bir anlatacağım. Çeksin kulağını."

Sustum.

Keşke çekse kulağımı..

Neredesin Rüya'm? Bak kalbim sensiz kaldı.

Sarılsana bana.

Üşüyorum sensizlikten.

Yiğit de ayakta durmaktan sıkılmış gibi yanıma oturup benim gibi dik dik baktı ameliyathane kapısına.

Bir ortam bu kadar boğucu olabilir miydi?

"Sabırlı olmalısın Rüzgar." dedi Yiğit, garip bir durgunlukla. "Güçlü olmalısın. Sen güçlü olmazsan Rüya nasıl güçlü olacak?"

Boğazımdaki yumru genişledi. Gözyaşlarım yolunu bulmuş gibi çeneme doğru inerken uzun süre sonra ilk defa hareket edip başımı Yiğit'e çevirdim.

"Abi." dediğimde bana dönmüştü. "Ben hayatımda ilk kez korkuyorum."

Sarıldı bana.

"Bu his çok kötü." dedim tekrar, ağlamaya devam ederken. "Çok kötü.."

"Biliyorum, biliyorum." sesinde yatıştırıcı tınılar taşıyordu, ama işe yaramıyordu.

Ben Rüya'yı sapasağlam görmedikten sonra hiçbir teselli cümlesi bana iyi gelmeyecekti.

Ondan daha güzel teselli olur muydu ki?

Acıya bile katlanabilirdim ama onun yaşamı üzerindeki belirsizliğin ortaya çıkardığı korku, dünya üzerindeki tüm işkencelerden daha beterdi.

"Abi." derken sıkıca sarıldım Yiğit abiye. İçim acıyordu onun yokluğunda. "Gitmesin..." dedim. "Beni bırakıp gitmesin. Bunu kaldıramam."

"Gitmeyecek.."

Gidişine bile içim giden kadın..

Gelsene yanıma.

Sarılsam sana.

Öpsem kelinden..

Ah gözleriyle kalbime dokunan kadın.

Sensizlikten öldürme beni.

Biliyorum ki bu yol, çok acı verici..

...

Tümör《Final》Where stories live. Discover now