14

9K 515 46
                                    

"Yetenekli sevgilim benim." dedim gülerek.

İlaçları alıp Rüzgar'ın eline pansuman yaptırdıktan sonra eve gelmiştik ve Rüzgar benim zayıflığımdan şikayet ederek mutfakta bana mercimek çorması yapıyordu. Yardım etmek istemiştim ama izin vermedi. Onun ellerinden yemek yiyecekmişim, öyle diyor.

"Benim gibi koca bulmak zor, kaçırma fırsatı evlen bence." dediğinde güldüm. Ya şu sahneye bakar mısınız?

Rüzgar önlük giymiş, elindeki kaşıkla tencereyi karıştırırken diğer eli cebinde. Bir insan aynı anda hem yakışıklı, hem komik, hem de sevimli olabilir miydi ya?

Sen nesin böyle zalımın ogli?

Tenceredeki çorba pişince altını kapatıp yanıma geldi ve masanın üzerindeki ilaç poşetini karıştırmaya başladı ama benim gözüm üzerindeki önlükte.

Olum bir erkeğe pembe bile nasıl bu kadar yakışır, hiç anlamıyorum.

Bu terslikte bir iş var.

"Bak bunu yemekten önce içmen gerekiyormuş." diyip önüme mavi bir hap kutusu koyunca boynu bükük küçük Emrah ifadesiyle kutuyu açıp içinden bir tane hap çıkardım. O sırada Rüzgar da bana su doldurmuş ve önüme koymuştu.

Hapı ağzıma atıp suyla beraber yutarken bir kısmı ağzımda erimiş ve iğrenç tadı dilime yayılmıştı. Yüzümü buruşturup suyu sonuna kadar bitirsem de o acı tat geçmedi. İlaçlardan nefret ettiğimi söylemiş miydim?

Ha iyi o zaman.

İlaçlardan nefret ediyorum!

Rüzgar bir kaseye çorba doldurup önüme koyunca kaşığı elime alıp ağzımdaki ilaç tadını geçirmesi umuduyla çorbadan bir kaşık alınca bu sefer dilim haşlandı.

"Ananı.." diyip elimi yelpaze gibi sallayıp ağzımı serinletmeye çalıştım ama şu an yüzümün kıpkırmızı olduğuna emindim.

Rüzgar elimi tutunca domates gibi olan suratımı ona çevirdiğimde diğer eliyle çenemden tutup ağzımı açtı ve dilime hafifçe üflemeye başladı.

Ah be dilinin yanmasına dahi içi giden adam.

Çok seviyorum seni be!

Tümör《Final》Where stories live. Discover now