35

6.2K 433 31
                                    

"Bedeni tedaviye cevap vermiyor. Üzgünüm ama ameliyattan başka şansı yok." diyen doktorla birlikte kulağımı kapıya biraz daha bastırdım. Rüzgar ve doktor bey amca yarım saattir içeride konuşuyorlardı ve ben koridorda beklemekten sıkılmıştım.

Ve konuştukları konu bu. Yani bunu bende biliyorum. Ölümümü daha bilimsel bir şekilde açıklıyor oluşu, benim için yeni bir umut vaat etmeyecek. Ve PUF. Bur bakmışım imamın kayığıyla uzun bir yolculuğa çıkıyorum.

Arkadan titaniğin fon müziğini alalım.

Neyse.

"Riskli mi?" diyen Rüzgar'ın sesiyle düşüncelerim kesilip ona yoğunlaşırken koridordan geçen insanların tuhaf bakışlarına mâruz kalmayı önemsemedim.

"Her ameliyatın riskleri vardır."

"Hayır... Yani..." derin bir nefes verdiğini duydum Rüzgar'ın. "Ölme ihtimali..." dedi boğuk sesiyle. "...var mı?"

Vardı.

Yaşama ihtimalim bile bu kadar yüksek değildi hatta.

Yine de onun bilmesine gerek yoktu.

Daha fazla yıpranmasını istemiyordum.

"Beynindeki tümör 3.evreyi tamamlamak üzere. Gittikçe daha hızlı büyüyor. Kemoerapi bu büyümeyi biraz yavaşlattı ama durduramıyor. Tümör 2.evredeyken tehşis konulsaydı çok daha kolay olurdu ama 3.evrenin son demleri gerçekten zordur." dedi doktor uzun uzun açıklarken. "Tümör 2.evreye kadar belli bir kütlede olur ama 3.evreden sonra büyümesi iyice hızlanır ve damarlar gibi beyne dağılmaya başlar. Bazıları ise kana karışarak diğer organlara sıçrar."

Doktorun son dediği şeyle içimde birşeyler koptu.

Hayır ya.

"Rüya Hanımın da akciğerlerine ve sol böbreğine sıçramış. Ameliyat olursa tümörün büyük bir kısmı alınacak ama arta kalan parçalar büyümeye devam edecek. Ameliyat olduktan sonra yoğun bir radyoterapi programına girmeniz gerekiyor. Radyoterapi onu biraz kötü etkileyebilir. Yoğun bir iştahsızlık çekecektir, bazen şiddetli ağrıları olacaktır, bu dönemlerde fazlasıyla hassaslaşacak. Burada görev size düşüyor. Daha fazla yanında olmanız lazım, üzülmemesi, ve âni duygu değişimlerine girmemesi gerekiyor. Herşey yolunda giderse elbette ki yaşama şansı da gittikçe artacaktır."

Ne kadar umut dolu bir konuşmaya benziyor değil mi? Sonunda yaşama ihtimalimden söz ediyor çünkü. Edebiyat dersim hiçbir zaman iyi olmadı ama bu cümlelerin arkasındaki anlamı ben bile görebiliyordum. Ölmemek için büyük bir savaş vermem gerekiyordu.

Hızla arkamı dönüp hastanenin çıkışına doğru koşmaya başladım.

Savaşacak gücüm yoktu ki benim. Hiçbirine dayanamazdım.

Bu beni ölmekten beter ederdi.

Bacak kaslarım daha çıkış kapısına gelmeden ağrımaya başlarken buna aldırmak bile istemiyordum. Zaten ölecektim.

Zaten ölmüştüm ben.

Bahçeye çıkınca arkamdan bana seslenen Rüzgar'ın sesini duydum ama dönmedim ona.

Yaz ayına yeni girmemize rağmen yağmurlu bir hava vardı. Sağnak şeklinde yağıyordu. Öyle ki hastaneden çok fazla uzaklaşmadığım halde sırım sıklam olmuştum.

Koşmaya devam ederken sarsak adımlarım birbirine dolanıp yere düşmeme neden olurken arkamdan gelen adım sesler de hızlanmıştı. Ağzımdan bir hıçkırık kaçarken ağladığımı fark ettim. Artık ağladığımı bile fark etmeyecek kadar doluydum.

Tümör《Final》Where stories live. Discover now