32

6.4K 436 29
                                    

Bu bölümü birucuk tatlikucukponcik 'e ithaf ediyorum.
○●○●○●○
●○●○●○●

"Hayriye senin amacın ne ya? Öleyim mi ne istiyorsun benden?" dedim kollarımı göğsümde birleştirip kaşlarımı çatarak ayaklarımın dibinde oturan kendime bakarak. Tamam tümörün oyunu falandı bu ama bazen ciddi anlamda sinirimi bozuyordu.

Ve evet, tümör sayesinde karşımda gördüğüm hayali kendime Hayriye adını vermiştim. Ne bileyim hayalet gibi ya bu şey. Hayriye de "Hay" ile başlıyor. Ondan öyle şeettim.

Sen beni dinleme zaten.

OHA!

Kendi hayaletimden trip yiyorum!

İki kere OHA!

"Sen bana trip mi atıyorsun?" diyince başını başka bir yere çevirdi atarlıca. Delinin zoruna bak! Arkamdaki yastığı alıp Hayriye'ye fırlattım. Tabiki ona çarpmadı manyak mısınız. Yastık içinden geçip yere düştü. O da bana 'Mal mısın?" der gibi bakıp gülmeye başladı.

"Ne gülüyorsun be?" dedim surat asarak. Yahu herşeye tamam da, kendi hayaletim benimle nasıl dalga geçebiliyordu hala aklım almıyor.

Bazen senin kafanda nasıl yaşadığıma inanamıyorum. Yani şöyle bir baktım da, senin beynine ciddi ciddi oksijen gitmiyor.

Allah cezanı vermesin Hayriye. Alacağın olsun lan. Ben sana böyle mi öğrettim anacım. Benimle değil milletle geç dalganı yahu. Bak herşeye zam gelmiş, git ona söylen. Ama niye ben yahu, niye ben..

Neydi günahım!

Kendi iç çatışmanı duyabildiğimi söylemiş miydim?

"Lan!" dedim, bu sefer de elime yanımdaki masada duran vazo geldi ve içindeki çiçeklerle birlikte Hayriye'ye fırlattım.

Yine içinden geçti ve yerde parçalandı.

Al kırdın kırdın.

"Lan bi sus lan bi sus!" diyerek elime ne geçerse ona fırlattım. Şarj aleti, sürahi, bardak, hatta serum askısını bile fırlattım. Tabi serum askısında normal olarak bir serum şişesi olduğundan ve o serum şişesi de benim koluma bağlı olduğundan baya bi acıdı.

"Allah belanı vermesin Hayriye. Yaptığına bak, mahvoldu kolum." diyerek kanayan koluma bastırdım elimi. Serum askısını fırlatınca iğne kolumu biraz çizmişti. Hep Hayriye yüzündendi bunlar.

Odanın kapısı açılınca Hayriye'yle birlikte kapıya döndük. Rüzgar şok olmuş bir ifadeyle önce savaş alanına dönmüş odaya baktı, sonra da bakışları gözlerime odaklandı, ardından da kanayan koluma dikildi.

"Ne oldu burada?" diyerek yanıma gelip koluma acı içinde baktı, ve çekmeceden bir bez alıp koluma bastırdı kanamayı durdurmak için.

"Valla hepsi Hayriye'nin suçu." dediğimde Hayriye durur mu hiç.

Ne demek benim suçum? Hepsini sen fırlattın bana.

"Ama sende beni kışkırttın." dedim Hayriye'ye kısık gözlerle bakarken. Maldı bu yaa. Bildiğin düpedüz maldı yani.

Ben zaten senin içindeyim geri zekalı. Çocuğun haline bak, korkuyor senden.

Dediğinde kaşlarımı çatarak Rüzgar'a baktım. Ne demek korkuyor benden?

Rüzgar gözlerime bakarken kehribar gözlerinde dolandı gözlerim. Korku, endişe, acı...

Yutkundum.

Sana acıdıkları için buradalar hala anlamıyor musun? Sen hastasın ve onlar sana acıyor. Çünkü âcizsin sen. Muhtaçsın.

"Değilim." dedim fısıltıyla, Hayriye'ye kısa bir bakış atarak. "Değilim."

"Ne?" dedi Rüzgar anlamamış bir edayla.

"Değilim." dedim transa girmiş gibi.

Değildim.

Aciz değildim ben.

Hayır.

Ama öyle. Baksana onlara. Ece'nin bile tepkisi değişti sana karşı. Seni gerçekten önemseseydi acımazdı sana. Ama onlar acıyor. Âcizsin Rüya.

"Değilim!" dedim Rüzgar'ı omuzlarından iterek. "Değilim!"

"Rüya?" diyerek yanıma gelmeye çalışınca tekrar ittim onu.

"Uzak dur benden! Yaklaşma!"

Bedenim titremeye başladı korkuyla.

Canımın acıması normal miydi?

Başım acımıyordu ama, kalbim acıyordu.

Hayriye'nin anlattıkları acıtıyordu kalbimi.

Kabullen artık Rüya. Âcizsin.

"DEĞİLİM!"

Odaya giren doktorlar, hemşireler...

Hemşirelerin beni kollarımdan tutarak yatağa sabitlemesi...

Benim çırpınışlarım..

Ve doktorun zorla o iğneyi koluma saplaması...

Herşey birbirine girmişti ama net hatırladığım şey, o iğnenin koluma nasıl girdiğiydi.

Sonra çok fena bir yorgunluk düştü bedenime, saatlerce uyumak istedim. Gözlerim kapanmadan önce onun gözlerini gördüm. Kehribar gözleri dolmuş, acıyla bakan gözlerini gördüm.

Ve o an anladım ki, Hayriye yanılıyordu.

Onun gözlerindeki acı, bana acıdığı için değil, kendi canı yandığı içindi...

Tümör《Final》Where stories live. Discover now