46《Final》

9K 521 92
                                    

Bu bölümü 0kucukbirkartanesi0 adlı okuyucuma ithaf ediyorum.

Keyifli okumalar...

6 ay sonra...

Rüya'dan

"Ekmek aldın mı?" diye mutfaktan kapıdaki Rüzgar'a doğru seslenince birkaç patırtı sesi gelmişti. Elimdeki bıçağı bırakıp domatesli ellerimle kapıya bakınca Rüzgar'ın çıkarmış olduğu ayakkabılarını tekrar giymeye başladığını fark ettim. "Ne oldu?"

"Ekmek almayı unutmuşum."

"Tamam tamam." dedim gülerek yanına giderken. "Boşver ekmeği, makarna yapacaktım zaten."

Bu sefer de ayakkabılarını tekrar çıkarmaya uğraşırken elimin domatesli olmasını umursamadan yerde duran birkaç poşeti alıp mutfağa ilerlemeye başlamıştım.

"Ben taşıyacaktım."

Tabiki Rüzgar'ın söylenmelerine aldırmadım.

Yaklaşık 5-6 ay kadar önce ameliyattan çıktıktan sonra yoğun bir radyoterapiye girmiştim. Zor zamanlar geçirmiştik. Öyle ki 42 kiloya düştüğüm zamanları bilirdim. Yoğun bir iştahsızlık, mide bulantısı, baş dönmesi, sürekli uyuma isteği... Rüzgar, her gün bir öncekinden hiçbir şey kaybetmeden bana bakmıştı. Yemek yedirmeye çalışıyor, her gün yanımda kalıp beni gülümsetmeye çalışıyordu. Bazen uyuyamadığım geceler oluyordu. Benim yüzümden derin uykuları kuş gibi hafiflemişti. En ufak bir hareketime uyanır olmuş, kabus gördüğüm zaman tüm gece uyumayıp o güzel sesiyle bana türküler söylemişti.

Ben günden güne iyileştikçe, o da iyileşmişti. Yiğit abinin anlattığına göre ben yoğun bakımdayken Rüzgar yemek yememiş, su bile içmemişti. Yiğit abi, hayatında ilk defa Rüzgar'ı öyle bitik gördüğünü söylemişti durgun bir ifadeyle. Tabi bunu duyduktan sonra güzele azarlamıştım Rüzgar'ı. Yoğun bakımdan çıkarken onun bayıldığı ânı hatırlamak bile içimi acıtıyordu.

Dalgınca ocakta kaynamaya başlayan çorbayı karıştırırken belime sarılan bir çift kolla birlikte gülümsemeye başladım. 3 haftadır her akşam çorba içiyorduk ve her gün bana istisnasız çorba pişiren Rüzgar'a karşılık, bugün de ben yapmak istemiştim. Tabi bunun için annemi aramam gerekmişti.

Ah annem demişken. Radyoterapi almamın üçüncü haftasında annem ve babam okulu dondurduğumu öğrenip benden hesap sormaya gelmişlerdi. Evde ise Ece onlara durumumu anlatınca koşa koşa hastaneye yanıma gelmişlerdi. O sırada Rüzgar bana kitap okuyordu ve onları görmek aklımın ucundan bile geçmemişti. Aile bağlarımız hiçbir zaman iyi olmamıştı ama sanırım ailem beni keltoş halimle görünce bu bağın zayıflığını fark edebilmişler.

O gün sıkıca sarılıp güzelce ağlaşmış bulunduk.

Tabi ikisi de hastanede çalıştığı için fazla yanımızda kalamamışlardı ama annem bir şey olunca ne olursa olsun onu aramamı söylemiş, ve hasta olduğumu onlara söylemediğim için sıkı bir azar çekip gitmişlerdi. Garip ama azar yememe rağmen yine de mutluydum.

Eh, ne de olsa bu annemden yediğim ilk azarımdı.

Hastaneden üç hafta önce tamamen iyileşmiş bir şekilde çıkmıştım ve biliyor musunuz? Rüzgar bana evlenme teklifi etmişti.

Bir kolumda Rüzgar, bir kolumda Ece'yle birlikte hastanenin çıkış kapısına gelince kalbime indiren bir görüntüyle karşılaşmıştım. Otoparktaki bütün arabaların aynalarına kalpli uçan balonlardan bağlanmış, ve birçok insan elindeki büyük kartları bana doğru sallıyordu. Her birinin elindeki kartta, Rüzgar'la ilk tanışmamıza ait mesajlaşmalarımız vardı.

Ve o hayali bile güzel olan an gelince Rüzgar karşıma geçmiş ve çok güzel konuşmuştu. Eh güzel seven adamdan da bu beklenirdi.

Sonra da tek dizinin üzerine çökmüş ve elleri arasındaki kırmızı yüzük kutusunu açıp bana aynen şunları söylemişti.

"Kalbimi kalbine katar mısın?"

Bende kalbini kalbime kattım..

Kalbinden öptüğümün çocuğu..

Kısacası, mutluyduk işte.

Onca acıya, onca gözyaşına, onca adını bile bilmediğimiz ama bizi içten içe yiyip bitiren duyguya rağmen ayakta kalmıştık..

Ve ben kendimi onun yanında öyle güçlü hissediyordum ki...

Güzelliğe boyanan adamın,

Kalbini kalbime katmış gibi..

●○●○●○●

Evet, bu kitabı da final yaptık. Yalnız 46 bölüm olmuş, dedim ne ara buralara geldik? Rüya ve Rüzgar'ın alışveriş arabasıyla oradan oraya koşuşturması daha dün gibi aklımda.

Pekala öyle uzata uzata bir final konuşması yapmayacağım, ama bugüne kadar yanımda olan herkese teşekkür ederim. Ben buralara geleceğimizi düşünmüyordum. Öyle ki tek okuyucumun olmasına rağmen bölüm yazdığım zamanlar vardı benim.

Nepenthe : Eski Yunancada acı ve mutsuzluğu unutturan bir ilaç olarak tasvir edilmiştir. Şimdiki zamanda da mutsuzluğu unutturabilen şey olarak bilinir.

Rüya'nın Rüzgar için anlamını gek kelimede anlatmışlar. Bunu bulan güzel mi güzel 0kucukbirkartanesi0 'ne teşekkürlerimi iletiyorum.

Soruma geçiyorum.

Özel bölüm istiyor musunuz?

İstiyorsanız, oy sayısının artması gerekiyor, haber vereyim dedim. İstemiyorsanız da umursamayın.

Umarım bir özel bölümde görüşürüz. Sağlıklı kalın:)

Tümör《Final》Donde viven las historias. Descúbrelo ahora