11) Esma Senin Karın

20.3K 835 129
                                    

Doğmak insanın kendi tercihi değildir, anne babamızı, ailemizi seçemeyiz ancak Leyla ailesinde sevgiyi ve saygıyı ziyadesiyle yaşamıştı. Her zaman korunup, kollanmıştı keza özgüveni ve asiliği birazda buradan geliyordu. Hayatının hiçbir evresinde ezilmemiş, hor görülmemiş, yok sayılmamıştı. Demir'le evlenmek tamamen kendi kararıydı, son yaşananlara kadar çok mutlu bir hayatı olduğunu düşünüp şükrederdi. Son bir yıldır bu şehirde yaşamış olmanın zorluklarına kocasına olan sevgisine binaen göğüs germiş, kimseyi üzmemek için elinden geleni yapmıştı.

Son bir ayda ise uyanmak istediği bir kabusu yaşıyor ve bunun bir kabus olmadığını maalesef biliyordu. Önüne konulan hayatı asla kabul etmeyecekti, kendisine söylenen sözlerin her birine anında cevap verecek zekaya ve cesarete sahipti ancak içinden gelmiyordu. Bu zihniyete sahip insanlara cevap vermeye değmezdi. Şimdi burada yalnız başına otururken eski güzel günlerini düşünmek bile istemedi zira o anıları kirletmeye kıyamıyordu.

Leyla oturduğu kafede zaman mevhumunu yitirmişti, orada ne zamandır oturuyordu, kaç kahve içmişti bilmiyordu. Ayağa kalkacak, o eve tekrar dönecek gücü kendinde bulamıyordu. Saate bakmak için çantasına uzandı zira saatini takmak aklına gelmemişti. Çantada telefonunu aradı ama nafile, kaçar gibi çıkmıştı konaktan, telefonu evde kalmıştı. Cüzdanını kontrol etti, çantadaydı, birde hesabı ödeyemeyip rezil olmak istemedi. Zaten ne onur kalmıştı ne gurur. Garsonu görünce saati sordu, aldığı cevapla şaşırdı kaldı, saat öğleden sonra iki olmuştu evden çıktığında dokuz bile değildi henüz.

Dört saatten uzun süredir burada oturup kalmıştı ve sonsuza kadar burada oturabilirdi. Birden Devran'ın uyarısını anımsadı, haber vermeliydi.
Demir dışında kimsenin numarası ezberinde yoktu, kocasını aramak istemiyordu, dışarıda olduğunu bile bilmiyordu. Ararsa bir sürü soru soracaktı, iş kayınvalidesine kadar uzayacaktı, sonrası hepten arapsaçı, huzursuzluk çıkacaktı. Vazgeçti, aramadı. Zaten kendinden vazgeçmişti, aşkından vazgeçecekti..

"Gidince abimin gönlünü alırım, halimi gördü anlayacaktır" diye düşündü.

Biraz daha oturup kalkacaktı, sadece biraz kafasını toparlamak istiyordu, düşüncelerini sıraya koymaya çalıştı. Kayınvalidesinin dediklerini hatırladı, ne demişti?

"Sen kabullen, kocan da kabullensin, vicdan" demişti sonra, "bebek" demişti değil mi? Pişman olmaktan da söz etmişti. Kahkahayla gülmek istedi, doğduğuna pişman olmuşken daha ne kadar pişman olacaktı. Yaşadıkları ne ironiydi ama madem şimdiye kadar kimse fikrini sormamıştı, kendisine bir rol verip yaşamasını beklemişlerdi öyle yapacaktı. Derin bir nefes aldı, genç kadın kararını vermişti, zaten makus sona hızla yürüyordu. Etkisiz eleman gibi hissediyordu kendini, sahnelenen oyunu izleyecekti, rolü giderek azalıyordu. Finali belirleme hakkını saklı tutuyordu, sadece kendi sonunu kestirebiliyordu. Kocası, hayatına uyum sağlardı, alışırdı, Leyla yoksa Esma vardı sonra aşiretin istediği bebek vardı...Aslında yanılıyordu, kadınlar bazen kendi sonuna bile karar veremezdi. Hatta genelde kararları hiçe sayılırdı, hele ki buralarda kadın olmak bambaşka bir hikayeydi, kimi dinlesen için yanardı.

Yeni bir ağlama krizine yakalanacağını anlayan kadın, masaya hesabı bırakıp kalktı, arabaya bindi, bugün bu araba bir tür ağlama kabinine dönmüştü. Bu kez sessizce, içini çeke çeke ağladı. Ağlamanın sonu yoktu, konağa dönmesi gerekiyordu, hızla geldiği yolları ağır ağır geçecekti bu kez zira yükü ağırdı.

Demir, sabah evden erken çıkmıştı, bir de toplantı icat etmiş, bahaneyle sıvışmıştı ama aklı karısında kalmıştı. Dün geceki hali gözünün önünden gitmiyordu, konuyu tekrar açmamak iyi bir fikir gibi gelmişti ama şimdi emin değildi. Banyoda ağladığını biliyordu, teselli bile edememişti. Karısının bu olanlarla alakası yokken payına en büyük bedeli ödemek düşmüştü. Sabah ki halleri içini acıtmıştı, yüzüne yapıştırdığı sahte tebessümü eğreti duruyordu. Daha fazla dayanamadı arayıp konuşacaktı, haddini aşan sözlerini açıklayacaktı. Arama tuşuna bastı, telefon çaldı...çaldı..açan olmadı. Defalarca aradı cevap yoktu. Telefonu odada unuttuğuna kanaat getirince Devran'ı aramakta buldu çareyi. Biraz sonra Devran'ın sıkıntılı sesi duyuldu.
"Demir"
"Abi, Leyla telefona cevap vermiyor, yanında mı? Telefona verir misin?"
"Leyla burada değil, vergi dairesine gitmişti, henüz dönmedi, telefonu duymamıştır, gelince aratırım seni"
"Kim var yanında, onu ararım"
"Yalnız gitti, merak edilecek bir şey yok, gelir birazdan"
"Abi niye yalnız gitti, hem elemanlardan biri gidebilirdi vergi dairesine, karım niye uğraşıyor bu işlerle"
"Demir bak, sakin ol, biraz hava almak istedi sanırım, bende sakınca görmedim." Devran sabahki konuşmalardan bahsedip konunun uzamasını istemiyordu, Leyla isterse anlatırdı, anlatacağını pek sanmıyordu aslında, çok esaslı bir kadındı Leyla, ana oğulun arasına girmezdi. Bu işin sonu iyiye gitmiyordu.

LEYLA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin