35) Arapsaçı

19.5K 941 584
                                    



Evet yeni bölüm geldi, bu kez beş bin kelimelik uzun bir bölümle karşınızdayım. İyi okumalar ❤️

Urfa'da, Kozanlı konağında sessiz bir o kadar da tuhaf günler yaşanıyordu. Herkes kendi köşesine çekilmişti. Demir, kendi aleminde, konak ahalisi kendi aleminde yaşıyordu. Genç adam, o sabah Leyla'yla yaptığı konuşmadan sonra bambaşka bir havaya bürünmüştü, babası da dahil konaktaki kimseyle haşır neşir olmuyordu. Devran, kardeşinin herkesten kendisini soyutlamış halini endişeyle izliyordu. Derdinin ne olduğunu bilmiyordu ama bir şeyler olmuş olmalıydı, bir kaç kez konuşmaya çalışmış ancak ustaca geçiştirilmişti.

Evin büyükleri tekrar nikah konusunu açmaya cesaret edememişlerdi, her geçen gün biraz daha köşeye sıkışmanın telaşını yaşıyorlardı. Mustafa ağa, giderek oğlundan ümidini kesiyordu, çıkar yol bulamadıkça üzüntüden sağlığı bozulmaya başlamıştı. Urfa'da tanınan, bilinen bir aile olarak şimdiye kadar başı önüne eğilmemişti, aşiretler arasında sevilir sayılırdı. Kendi aşiretine yıllarca ağalık etmişti, oğullarının da kendi izinden gideceğine inanmıştı ancak Demir onu hayal kırıklığına uğratmıştı. Şimdi kime ne diyecekti? Yıllardır kanun sayılan geleneklerine aşiret ağası nasıl karşı çıkardı? Düzeni bizzat bozan kişi olması kabul edilemezdi, adamın bu düşüncelerle kalbi sıkışıyor, nefesi daralıyordu.

Fatma hanım ise Esma'nın değişen ruh haliyle uğraşmaktan, ona sürekli telkinde bulunmaktan bunalıyordu.

Esma'nın misafirleri vardı, annesi Meryem hanım ve Hülya gelmişti, Hülya'nın durgunluğu gözünden kaçmamıştı, Bir süre sonra Fatma hanım, annesini alıp salona gidince sormadan edemedi.

"Hülya neyin var? Çok dalgınsın, bir sıkıntın yok değil mi?" kendi derdini bir an için unutmuş, karşısında ki hayat ışığı çekilmiş, dolu dolu gözlerini kaçıran kadına odaklanmıştı.

"Evleneli neredeyse altı ay oldu, bir bebeğim olmadı, doktor bazı sorunlarım olduğunu söyledi, ilaç verdi ama sonuç alamadık. Herkes bebek haberi bekliyor, Ferhat kimseye bir şey söylememizi istemiyor. Çok gergin, ufacık şeyler aramızda kavga sebebi olmaya başladı. Ben.. ben sizin ahınızı aldım, özellikle Leyla..  onun çektiklerinin sorumlusu benim. Gencecik kadın neredeyse ölüyordu, o.. o çok iyi biri, beni affettiğini söyledi ama ben çok vicdan azabı çekiyorum. Abim.."

Hülya sanki yanlış bir şey söylemiş gibi aniden sustu, daha fazla konuşursa Esma'yı da üzecekti. Genç kadın, ne diyeceğini merak etmişti.

"Abin?"

"Abim.. sevdiği kadından ayrı düştü, sen de mutlu değilsin, bir de bebeğinizi kaybettiniz, ben bunlarla başa çıkamıyorum."

Hülya, dolup taşmıştı, bir şeyleri nihayet anlamış görünüyordu ama son pişmanlık fayda etmezdi. Kimse geri dönüp hiçbir şey olmamış gibi yaşayamazdı, Hülya ve Ferhat tek bir domino taşını devirmiş, bütün taşlar yerinden oynamıştı.

"Haklısın... kimse mutlu değil.. şimdi görüyorum ki sende mutlu değilsin ama artık kimsenin elinden bir şey gelmez. Kendine bu kadar yüklenme, bebek için endişelenme, altı ay çok uzun bir süre değil. Bence Ferhat haklı şimdilik kimseye sorun var demeyin, aşiretin ne yapacağı belli olmaz."

Kadınların hayatı her halükarda zor ve çetrefilliydi, sevdiğiyle evlenmiş, beraberinde pek çok kişinin hayatı kararmıştı.

"Kusura bakma ne olur, kendi derdimle seni de üzdüm, halbuki senin derdin daha büyük. Sen öyle sorunca... çenemi tutamadım işte, abimle aranız iyi değil mi?"

"Abin.. kendince elinden geleni yapıyor, Hülya.. o... O beni sevmiyor ve asla sevmeyecek, böyle bir çabası hiç olmadı. Şimdi.. Leyla burada yokken.. o da yok sanki.. yüzünü gören yok. Konağa sadece uyumak için geliyor, büyüklerle de arası hiç iyi değil. Seni üzmek istemiyorum ama benim için de çok zor."

LEYLA (Tamamlandı)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang