23. BÖLÜMDEN ALINTI

17K 436 315
                                    





-I-

Genç adam, Esma'nın odasından çıkmış, kapının önünde kalakalmıştı, şimdi ne yapacaktı? Elindeki bilgi, haber yada her neyse adeta patlamaya hazır bir bombaydı. Aklını başına toplayıp düşünmeye çalıştı ancak mantığı ve analiz kabiliyeti onu terkedeli çok olmuştu. Artık hayatını yoluna koyma noktasında ümidini yitirmişti, bundan böyle işi Allah'a kalmıştı.

"Allahım bana yardım et, bana bir yol göster. Beni affet, masum bir bebeği bir dert, bir hata olarak görmek istemiyorum zira onun hiçbir günahı yok. Ben..çaresizim, çok çaresizim. Sevdiğim kadının sonu olmaktan korkuyorum, onu kaybetmekten deli gibi korkuyorum. Sevdamız bu sınanmayı atlatamaz biliyorum, kaybettim.. kaybettim.. en kıymetlimi kaybettim. Onu ölümden korumak isterken kendi ellerimle, sözlerimle öldürmek gibi bir kader mi nasip oldu bize?"

Adamın eli ayağı titriyor, bacakları tutmuyor, dizlerinin bağı çözülüyordu, kilitlenip kalmıştı, bedenini güçbela sürükleyerek avluya yöneldi. Boş gözleri etrafı taradığında akşam yemeği için masayı hazırlayan çalışanlar dışında kimseyi göremedi. Hayat kendisi dışında ne kadar da durağan ve sıradan görünüyordu. Merdivenleri ağır aksak adımlarla çıkıp kendi katlarına ulaştığında ayakları daha fazla yürümeyi reddetmiş gibi çakılıp kalmıştı. Olduğu yere çömelerek merdivenin son basamağına oturup kara kara düşünmeye başladı.

Ne yapmalıydı?

Leyla'ya nasıl söyleyecekti?

Leyla bu haberi ondan duymalıydı ama nasıl?

                                           -II-

Hikayelerini, başka kadına dokunan elleriyle kendisi bitirmişti. Bunu bilmek ve bununla yaşamak bu dünyada ki cehennemiydi. Çaresiz gözlerle sevdiğine baktı, son günlerde sürekli gözyaşı dökmüştü ancak bu akşam ilginç bir şekilde daha dik durmaya çalışıyor kendini tutuyordu. Leyla bu gece tüm dirayetiyle karşısında duruyordu.

Bu gece her şeyi konuşmaları gerekiyordu, acıyı uzatmanın, haberi ertelemenin bir faydası yoktu. Zeki karısı gene haklı çıkmıştı, felaket sağlam adımlarıyla ilerlemiş, dünyayı başlarına yıkmıştı. 

Demir, yerinden kalkıp içeri geçti, sessizce bir arama yapıp abisiyle konuştu, yemeğe inmeyeceklerini, kimsenin kendilerini rahatsız etmemesini istedi. Devran kötü giden bir şeyler olduğunu anlasa da bir şey diyemedi.

Leyla kendi dünyasında kaybolmuştu, bir çıkış yolu bulamamıştı ancak pes etmek istemiyordu. Daldığı düşüncelerden sıyrılmaya çalışarak, oturduğu yerde dikleşerek arkasına yaslandı. Güzel gözlerini, karşısında oturmuş çaresiz gözlerle kendisine bakan adama çevirdi. Biraz evvel hemen yanında oturan adamın ne ara yanından kalkıp karşısına bir sandalye çekip oturduğunu hatırlayamadı.

Demir gözlerini karısından alamıyordu, nasıl anlatması gerektiğini bir türlü bulamadı. Ne aldığı eğitim ne de bunca yıllık hayat tecrübesi bu konuşmanın nasıl olması gerektiğine dair bir ipucu sunmuyordu. Yüreği çığlık çığlığa haykırırken dili avaz avaz susuyor, tek cümle kuramıyordu. Sözlerinin sevdiği kadına vereceği hasarı önlemenin yolu yoktu. Konuya girmeden önce söylediği her şeyin dinleneceğine emin olmaya çalıştı.

"Aşkım..beni iyi dinlemeni istiyorum, sözümü kesmeden, sonuna kadar beni dinlemeni istiyorum, ne söylersem söyleyeyim, dayanmanı bitirmemi beklemeni istiyorum, bunu benim için yapabilir misin?"

Leyla tereddütsüz başını salladı, geldikleri noktada kocasının söyleyeceklerini merak ediyordu ancak hiç bir girizgah onu duyacaklarına hazırlayamazdı.

"Leylam..sevgilim..bu değersiz adamın ki, şu an senin gözünde değerimin kalmadığını biliyorum, bunu bilmek çok acı... Bu değersiz adamın yüreği senin, hep senin olacak, artık başkasına ait saydığın bu kirli bedenim gene senin ki...ben isteyerek, kendi arzumla senden başkasına dokunmadım. Ben seni düşünürken bile seni mahveden aptalın tekiyim, bunları dinlemen zor biliyorum ama anlatmak zorundayım."

Adam için her an daha da zorlaşan konuşma Leyla'nın giderek endişelenmesine yol açmıştı. Kadının menekşe gözleri merakla bakarken, sözlerinin vereceği zararı düşündükçe Demir'in boğazına bir ağrı peyda oldu. Üst üste yutkunsa da ağrının sol yanına yayılmasına engel olamadı, sözlerine devam edecekti çaresi yoktu. Bir anlık duraksama anı yaşasa da sonrasında uzanıp karısının narin elini sıkıca tuttu.


-III-

"Bak, bana bir kez bak, yüzüme bak!"

Leyla bakmadı, bakamadı, başını yerden kaldırmadı.

"Tüm bu olan bitene rağmen sen benim tek karımsın, daha evvel de defalarca söylediğim gibi senden vazgeçmeyeceğim. Bizim ayrılmamız..boşanmamız söz konusu dahi olamaz. Benim yanımda kalacaksın, Esma ile aramda ki tek ortak nokta o bebek, bir daha ona dokunmam söz konusu dahi olamaz, ben seni seviyorum."

LEYLA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now