39) Kırk katır mı? Kırk satır mı?

18.8K 881 590
                                    




Hayat, siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir"
                                                       John Lennon

Hayat Demir'i bir kez daha sınamaya kararlı görünüyordu. Herkesin malumu olan bir şey varsa o meşhur atasözü her daim doğrulanır dururdu.

"Bir musibet, bin nasihatten evladır."

Genç adam, acı bir tecrübeyle emin olmuştu, ölümden gayrı her şeye çare bulunur kafasıyla yola çıkmak onun sonunu getirmişti. Her şeye çare bulmak kolay değildi, ani kararları ona çaresizliğin en büyüğünü getirmişti. Şimdi kendi kahkahasıyla hayrete düşen Leyla'ya bakarken bunu daha iyi anlıyordu. Ama bu kez dersini almış hatta ezber etmişti, aynı hatayı yapmak üzere olan karısını uyarmak boynunun borcuydu. Ona bu cümleleri kurmak ağzında buruk bir tat bıraksa da içi yana yana acı tecrübelerini paylaştı.

"Leyla.. bir zamanlar aynı hatayı yapmış birisi olarak sana diyeceğim tek bir söz var. Birinin hayatını kurtarmak için kendini feda etme ne olur.. bizi bu noktaya getiren; "ölümden gayrı her şeye çare bulunur" düşüncesiyle hareket etmemdir. Diyeceğim o ki, ben ettim sen etme, sende gördün ben hiçbir şeye çare bulamadım. Yaptığım her plan elimde patladı, girdiğim her yol beni çıkmaz sokaklara götürdü."

"Demir..söz konusu olan senin canın.."

"Dinle beni.. kimin canı olduğunun bir önemi yok, Hülya, Murat, hatta tüm ailem sözkonusuydu, kimse ölmesin, sonrasında bu işten kurtulmanın bir yolunu buluruz dedim. Bitti mi? Tabii ki hayır, bitmedi.. bitmiyor. Sonra formaliteyle başlayan berdelin ucu geldi senin canına dayandı, gene can havliyle, panikle mantığımı kaybettim. Hayatımın hatasını yaptım, saçmaladım.. kabul ediyorum.. saçmalığın dibine vurdum. Kafayı yemiş olmalıyım, başka bir yol bulmalıydım. Bu kez.. şimdi.. sende beni affedemediğin halde can gailesine düşüp eyvallah dersen sonumuz ne olur hiç düşündün mü?"

"Sence ben sonunu düşündüm mü? Ben bir yol ayrımında kalakaldım, seni seçtim. Başka çarem yoktu, ömrüm boyunca bu acıyı taşıyamam. Senin ölümünü nasıl kabullenirim.. çarem yoktu."

"Demek istediğim de tam olarak bu işte.. bu bir çare değil, çare diye sarıldığın senin en büyük pişmanlığın oluyor. Gün geliyor keşke ölseydim de yapmasaydım diyorsun, içini kavuran pişmanlık yağlı bir urgan olup boğazına dolanıyor. Yıllarca emek emek işlediğin hayat, sevdiğin, hayallerin.. hepsi yıkılıyor. Kaybediyorsun.. kabul edip etmediğinin bir önemi yok, kaybettiğini biliyorsun."

"Öyle de böyle de kaybedeceğim bir seçimdi bu.. daha katlanılır olanı seçmemin nesi yanlış."

"Ahh.. sevgilim mecburum diye girdiğin yolların çıkışını bulamıyorsun, kayboluyorsun. Ben senin bir kez daha aynı saçmalıkları yaşamana asla izin vermem, o iş çoktan bitti zaten, asla geri adım atmayacağım. Benim düşündüğüm sadece senin hislerin.. affetmediğin bir adama katlanmak.. onunla bir ömür yaşamak... benim yaşadığım pişmanlığı senin gözlerinde görürsem kahrolurum."

"Bıraksaydım ölseydin öylemi? Ben bunu nasıl yapabilirim, nasıl?"

"Bazen yaptığına da yapmadığına da çok pişman oluyor insan. İyi düşün.. çok iyi düşün."

Leyla, kafası karmakarışık olmuş bir halde karşısındaki adama baktı, neyi kabul ettiğini, ne yaptığını bir an bile durup düşünmüş müydü? Düşünmemişti, bir buçuk yıldır yaşadığı kaos yetmezmiş gibi, silahı kafasına dayamış kocasıyla aklı dimağı durmuş. Can havliyle onu kurtarmanın derdine düşmüştü. Hangi kadın böyle bir durumda durur düşünür, aklıyla, mantığını harmanlayarak karar verirdi. Herkesin yapacağını yapmış yalnızca yüreğini, vicdanını dinlemiş, kendini feda etmişti. Affetmek, affetmemek, kadınlık gururu, belki de aşk hiç aklına gelmiş miydi? Gelmemişti, bunları düşünecek zamanı da, hali de kalmamıştı. Şimdi karşısına geçip ona nasihat eden adam ondan ne istiyordu?

LEYLA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now