46)Bir Yanımız Bahar Bahçe

18.5K 964 743
                                    


Dostum dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe.
H. H. Korkmazgil

Kozanlı konağından gecenin geç saatlerinde kalabalık dağılırken, Hülya, kapıda kendisini bekleyen kocasına bezgin adımlarla ilerledi. Bu akşam onun için tam bir işkence olmuştu, hakkında konuşulanlara cevap vermemek için kendini zor tutmuştu. Annesi ile Leyla arasında ki restleşmeyle ödü koparken, kuma kelimesi dillendirildikçe derinden sarsılmıştı.

Arabada sus pus halleriyle, derin düşüncelere dalan kocasıyla iyice içi sıkılırken daha fazla dayanamadı.

"Bu gece millete dedikodu malzemesi olduğumuzdan haberin var mı? Alem bizi konuşuyor, anan sana bebek verecek birini bulmuş diyorlar. Doğru mu?"

Ferhat, gözlerini yola dikmiş, elleri direksiyona sımsıkı sarılmaktan beyazlamıştı. Bir kez bile yanındaki kadına dönüp bakmadığı gibi tek bir kelam etmedi. Ne diyeceğini bilememek, sözlerinin yaratacağı yıkımı bildiğinden dolayı konuşamamak tüm gücünü tüketiyordu. Hülya, susarak, söylediklerini inkar etmeyen dahası itiraz etmeye bile yeltenmeyen adama dolu dolu gözlerle baktı.

"Demek doğru.. bana diyecek tek bir sözün dahi yok mu? Yok öyle bir şey, senin üzerine kuma getirmem diyemiyorsun öyle mi?"

Kadın, bildiğin duvara konuşuyordu, adamın konuşmaması, kabullenmiş halleri iyice öfkelenmesi için yetip artıyordu.

"Konuşsana be adam! Ben senin için ailemi çiğnedim, tek sözünle peşine takılıp geldim. Ömür boyu af dilesem abim beni affetmeyecek, karşılığı bu muydu? Hani beni seviyordun, hani bensiz yaşayamazdın, babam vermeyince yıkılan adam nerede şimdi? Bana olan aşkın bu kadar mıydı?"

Ferhat, ani bir frenle arabayı yolun sağında durdurduğunda, emniyet kemeri sayesinde ön cama yapışmaktan son anda kurtulmuştu. Kadının gözyaşları yanaklarından ince yollar çizerek akarken, yaşadığı hayal kırıklığı ve acı gözlerinde çoktan yer etmişti. Ferhat, direksiyonu sert bir yumruk geçirerek öfkeyle tısladı.

"Ben mi istedim sanıyorsun? Böyle olmasını ben mi istedim? Kimseye sözüm geçmiyor, aşiret bir yandan, anam babam bir yandan üstüme geliyor. Aylardır direniyorum, bir bebeğimiz olsun diye dua ediyorum. Olmuyor, herkes bildiğini okuyor, beni dinleyen mi var?"

Hülya, daha fazla dayanamadı, oturduğu yerde hıçkırıklara boğulurken, omuzları sarsıla sarsıla ağlamaya başladı. Adam, sevdiği kadının perişan haline daha fazla dayanamayıp kolları arasına çekerek sıkıca sarıldı.

"Hülya.. yapma ne olur.. bu haline dayanamıyorum, seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun. Kimse senin yerini alamaz, ben hala direnirken böyle kendini bırakma, uğraşıyorum, kabul etmediğimi söylemekten bir an bile vazgeçmedim."

Genç adamın sözleri inandırıcılıktan çok uzaktı, akşamdan beri sergilediği halleriyle çelişiyor, kadını teselli edemiyordu.

"Sana inanmıyorum.. direnmedin.. çoktan teslim oldun değil mi? Ben asla bunu kabul etmeyeceğim.. konağa başka bir kadın girerse ben yokum Ferhat!"

Adamın kollarının arasından hırsla çıkarak yüzünü cama çevirdi. Arabanın motoru tekrar çalıştığında adamın da bir şey demeyeceği anlaşılmıştı. O andan itibaren sessizliğe gömülen ikili, o gece tek kelime etmeden yataklarına uzandılar. Hülya, kocasına sırtını dönerek sessizce ağlarken, Ferhat karısını teselli edecek kelimeleri bir araya getiremedi.

Sabahın erken saatlerinde, uyanan kadın, kocasının yüzüne dahi bakmadan üzerini giyinip odayı terketti. Ferhat, karısının ardından kederle baktı, engel olamayacağını bildiğinden mi bilinmez derin bir ümitsizlik içerisindeydi. İç avluyu geçerek yemeklerini yedikleri büyük odaya girdiğinde büyükler masada çoktan yerini almıştı.

LEYLA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now