18) Yazımı Kışa Çevirdin....

19.9K 877 413
                                    




Merhabalar, bölümden önce sizinle bazı hislerimi paylaşmak istiyorum. Okunma sayısı beş yüzü geçen bir bölümde oy sayısı elliyi bile bulmayınca kafama takıldı açıkçası. Okuyan her on kişiden dokuzu bölümü yada hikayeyi beğenmiyor olabilir mi? Öyleyse eleştirilerinize açığım, belki de yararlı fikirleriniz vardır. Bu arada yanlış anlaşılmayı asla istemem, oy sayısı gibi bir takıntım kesinlikle yok. Sadece merak ediyorum. Hepinize iyi akşamlar diliyorum ve bölüm sizindir.❤️



Sevdiğinden ayrılmak; derin bir uçurumdan sonsuz boşluğa atlamak gibi, bundan sonraki ömrünü bile bile heba etmek gibi, uçsuz bucaksız gökyüzünde ki tek bir yıldıza muhtaç olmak gibi, orada olduğunu bilip de kavuşamama hissiyle kavrulmaktadır.

Kor ateşlerde çıplak ayakla yürümeye eşdeğerdir ondan uzağa yürümek, arkanda bırakıp gitmek..
Kalbin çoktan bedeninden ayrılıp onun naif ellerinde kalıvermiştir. Bundan sonra ona dair her şey daha anlamlı, daha kıymetli ve hatırlanan her anı daha da güzeldir.

Yüreğin, en asıl işlevi olan bedenine kan pompalamayı bırakıp üstüne vazifeymiş gibi kan ağlamayı görevi bilirken, ciğerlerin aldığın nefesi haram edip cayır cayır yanmayı adet haline getirmiştir artık. Gözlerin amaçsızca her yerde onu aramaktan asıl amacını çoktan unutmuştur. Kulakların onun şen kahkahası ve ahenkli sesiyle doluyken başkalarını duymayı bırakır ve beynin çoktan sadece onu düşünmeyi kendine vazife edinmiştir. Ellerin işe yaramaz, onun elleri yoksa ve tenin için için sızlar onun dokunuşuna muhtaçlıkla..

Tüm bu karmaşa içinde ruhun, acıların en deriniyle sınanırken, yaşamak belki de insanoğlunun görüp görebileceği en büyük eziyettir. İçinde sürekli çınlayan o ses "kaybettin! Kaybettin!" Diye haykırırken sen sahip olduğun bedeni oradan oraya sürükler durursun. Şimdi bu yaşamak mıdır?

Nefesin kesilmiş, damarında ki kan çekilmiş, gözlerindeki nuru yitirmişsin ve sen buna hala hayat mı diyorsun? Ahh ne sanıyordun ki be adam? Sevdiğin olmadan sen hala var olacak mısın? Onun olmadığı yerde mutluluğun zerresi seni bulacak mı?

Adam şimdi tam da bu hisleri dibine kadar yaşarken, son günlerde dilinden düşürmediği türküyü dertli dertli söylüyordu.

"Yazımı kışa çevirdin, karlar yağdı başa Leylam, Viran oldu evim yurdum, ne söylesem boşa        Leylam."

Demir hiç bir yere sığamadı, eve gidemedi, sokaklarda dolaştı durdu. Geç saatte mecburen eve döndüğünde odalarına çıkamadı, salonda ki koltukta sabahlamıştı.

Bu ev Leyla olmadan bomboştu, her yerde onunla dolu güzel anıları, her kapının ardında güzel hayali dururken içinde büyüyen hasretine dayanamazdı.

Demir'in sevdiğini azad etmesi, onun mutluluğu için ondan vazgeçmeyi denemesi buraya kadardı. Gece boyu düşünmüştü, Leyla'dan böyle ayrılamazdı. Dün akşam verecek cevabı yoktu, direnememişti ama gün ışığıyla birlikte yeni umutlara yelken açtı.

Sabah yardımcıları Filiz hanımla konuşup, Leyla'nın bir süre burada kalacağını, işine devam etmesini söylemişti.

Şirkete vardığında karısının işe gelmediğini öğrenince hemen aramaya karar verdi. Zaten tüm gece kendini zor tutmuştu.

"Leylam.. Günaydın, neden işe gelmedin? İyi misin canım? "

Adamın konuşması, kadını dumura uğratıyordu.

"Dün gece ayrılmadık mı biz? Bu ne şimdi?"

Sanki rüya görmüş de uyanmış hissi bırakan adama bir an için diyecek söz bulamadı.

LEYLA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now