42) Hayatı Sıfırlamak.

18K 942 602
                                    



Sil baştan başlamak gerek bazen
Hayatı sıfırlamak
Sil baştan sevmek gerek bazen
Her şeyi, unutmak

Hastanelerin bekleme salonları her daim hüzünlü insanları ağırlar, geçmek bilmeyen saniyeler, dakikalara hatta saatlere dönüşür. İnsanlar, iyi haber almak için dualar mırıldanır, kendi kendine konuşur, zamanın akmadığını bile bile saate bakar durur. Bazen beklenen iyi haber bazen de istenmeyen kara haber çıkagelir, umutlar söner, işte o anda zaman durur.

Ameliyathane kapısında beklemek ayrı bir işkencedir, akıl ayrı bir yol tutar, yürek ayrı. İnsan beyni kendisinden bağımsız çalışmaya başlar, kurar da kurar. Mustafa ağa, aylardır kabul etmediği ameliyata, fikrini beyan edemeyeceği bir haldeyken apar topar alınmıştı. Avludaki masanın başında bilincini kaybetmiş hatta geçirdiği krize dayanamayan kalbi durmuştu. Sağlık ekibi geldiğinde, ilk müdahale yapılmış, tekrar hayata dönmüş ama bilinci kapalı kalmıştı. Şimdi, saatlerdir süren bir ameliyattan sağ çıkması için dua eden karısı ve çocukları için vakit geçmek bilmiyordu.

Tüm akrabaları, aşiret mensupları hatta diğer aşiretlerin ileri gelenleri hastaneye akın etmişti. Esma, akşamdan beri yaşananlara akıl sır erdiremiyordu, her şey ışık hızında olup bitmişti. Bir ay aradan sonra konağa adım atan Demir, ona oldukça mesafeli davranmış, yüzüne dahi bakmadan sadece hafif bir baş hareketiyle selam vermişti. Genç adam, şimdi oturduğu yerde dirseklerini dizlerine dayamış, başını ellerinin arasına almış kara kara düşünüyordu.

Esma, yanına gidip onu teselli edecek cesareti kendinde bulamadı, keza Mustafa ağanın haline en az evlatları kadar üzülmüştü. Kayınpederi en başından itibaren arkasında duran iki kişiden biriydi. Fatma hanım bile zaman zaman kendisine terslenmişken yaşlı adam her zaman oğluna Esma'yı kabullenmesi için baskı yapmıştı. Esma, her şeyin farkındaydı, bu tavrı kendisine verdiği değerden falan kaynaklanmıyordu. Aşireti, ailesini, kızını, oğullarını belki doğmasını istediği torunlarını düşünmüş olabilirdi ama bir kadın olarak bu listede yer bulamayacağını bilecek kadar aklı başındaydı. Leyla bile o listede yer bulamamışken Esma kimdi ki? Genç kadın haklıydı, gerçek, tüm kadınların içinde derin bir yara olacak kadar acıydı, kendi babası bile olanları kızına haksızlık olarak görmemiş, üzülmemiş, aşirete ve aileye hakaret sayarak öfkelenmişti.

Genç kadın, bir kenarda, karısıyla oturan Devran'a baktı, Gülsüm, kocasına güç vermek ister gibi elini tutmuştu. Murat, her zaman ki fevri hareketlerini gene sergiliyor, bekleme salonunda deli gibi dolanıyordu. Kadının, amaçsızca dolanan gözleri tekrar Demir'e odaklanmıştı, adam hiç kıpırdamadan oturmaya devam ediyor, bakışlarını ameliyathane kapısından ayırmıyordu. Hazal, abisinin hemen yanında oturuyor, sessizce ağlıyordu.

Esma'nın yanıbaşında oturan kayınvalidesinin de kızından farkı yoktu, içlerinde en perişanı ise hiç şüphesiz Hülya'ydı. Babasının yeni bir kriz geçirmesi, bilincini kaybetmesiyle çılgına dönmüş, ağlama krizleri neticesinde sakinleştirici iğne yapılarak bir odaya alınmıştı. Esma, bundan sonra neler olacağını kestiremiyordu, hayatı rüzgarın önüne kattığı hazan yaprağı gibi oradan oraya savrulup duruyordu.

Leyla, geri dönmemişti ve Demir sadece iki günlüğüne döndüğünü söylerken oldukça kararlıydı. Genç adam, herkes için en iyisi olanı yapacağını söylerken ona nasıl bir kader biçmişti? Kendi hayatında yeri olmadığını, onu istemediğini zorla da olsa kafasına sokmuştu. Esma pişmandı, en başından onu dinlemediği için, ona kapıldığı için, aptal gibi kurduğu hayaller için çok pişmandı. Adamın karısına olan aşkını hafife almıştı, yaşananların aralarında bazı duyguları harekete geçireceğini, bir şansının olabileceğini sanmıştı ama yanılmıştı.

LEYLA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now