48) Yoluna Canım Feda

18.5K 939 609
                                    



Gülerken ağlamak, ağlarken gülmek; birbirine bu denli uzak ve bu denli yakın iki eylem. İnsanlar, katıla katıla gülerken göz yaşı dökebilir, hıçkırıklar arasında istemsiz kahkahalar atabilirdi. Hayatın dolambaçlı yolları her gün yeni sürprizlerini sunarken insanoğluna zerre kadar insaf etmezdi.

Leyla ve Demir için gamsız, tasasız, mutlu günler ufukta görünmek bilmiyordu. Her sevinçlerine hüzün bulaşıyor, buruk mutluluk tabloları bir türlü gök kuşağının parlak renklerine kavuşamıyordu.

O sabah konaktan çıkarken Demir, aşiret büyükleriyle görüşmeye kararlıydı ancak önce Leyla'yı şirkete bırakacaktı. Kadın "ben kendim giderim" dese de Demir, inat etmişti zira içi hiç rahat değildi. Her ihtimale karşı karısını kendisi götürmek istemişti, beyninde filizlenip duran endişelerden kurtulması bir türlü mümkün olmuyordu. En başından beri sevdiği kadının canıyla tehdit edilmemiş miydi? Şimdi ise her şey bu denli birbirine girmişken korkuları giderek büyümüş, dağları aşmıştı.

Halil, kapıda çıkmalarını bekliyordu, tedbiri elden bırakmayıp onları adeta bir gölge gibi takip ediyordu. Halil'in yanına iki adamın daha bindiği Leyla'nın dikkatini çekse de sesini çıkarmadı keza bugün içinde acayip bir sıkıntı vardı.

Genç adam, Leyla'nın arabasına yöneldi, Halil de arkalarından takip ederek, kendi arabasını şirkete getirecekti.

Arabayı hareket ettirmeden önce karısının emniyet kemerini taktığına emin olmuş sonra da kendi kemerini takmıştı. Konaktan çıkmış olmalarının getirdiği ferahlamayla derin bir nefes alıp Leyla'ya döndü.

"Yokluğumda kendine dikkat etmeni istiyorum, fazla yorulma, ben şu işi halledip hemen dönerim."

"Çok basit bir işten söz eder gibisin, sanki sen söyleyeceksin onlar da hemen kabul edecek."

"Başka çareleri yok ki güzelim, Hülya'nın fikrini soracaklardır ama onun da itiraz edeceğini sanmıyorum. Hem Esma'yı boşadığımı da söyleyeceğim, daha neye itiraz edecekler. Bitti sevgilim.. sonunda bitti, çekip gideceğiz buralardan."

Leyla, dertli dertli içini çekerek kocasına baktı.

"Bilmiyorum Demir, içimde bir sıkıntı var, çok korkuyorum. Ferhat akşam çok öfkeliydi, sana zarar vermesinden korkuyorum."

Demir, uzanıp karısının elini avucuna alarak sıkıca tuttu.

"Korkma.. öyle bir şeye kalkışacağını sanmıyorum, ben de senin için endişeliyim ama ikimizde dikkatli olacağız."

Konaktan uzaklaşıp ana yola ulaştıklarında yavaşlamak zorunda kalan genç adam, gazda ki ayağını gevşeterek fren pedalına dokundu. Demir, hızının hiç azalmadığını şaşkınlıkla farkedince sakin bir hareketle tekrar denedi ve tekrar daha sert yüklendiği fren pedalının boşluğuyla bir anda donakaldı. İçini saran panik duygusuna inat sessiz kalarak defalarca pedalı zorladı durdu. Ancak hız kesmeyen araçla birlikte ağzının içinden bir küfür homurdandı.

"Lanet olsun!"

Aracın frenleri tutmuyordu, hız paneline baktığında yaklaşık doksan kilometre bir hızla gittiğini görerek paniğe kapılsa da sakinliğini korumaya çalıştı. Son anda aklına gelen ayrıntıyla bir kez daha irkilmişti.

Leyla'nın arabasıydı! Şu anda frenleri tutmayan araç karısına aitti. Birisi yada birileri sevdiği kadının canına kastetmiş olabilir miydi?

Demir, kafasından ışık hızıyla geçen düşünceleri takip edemiyordu. Yanında sessizce oturan kadın olan bitenden bihaberdi.

"Leyla araçta yalnız olabilirdi! Sabah ısrar etmemiş olsaydı freni tutmayan araçta tek başına olacaktı! Belki de aracın frenleriyle oynanmıştı, buna kim cesaret etmişti? Şimdi ne yapacaktı? Bu aracı durdurmanın bir yolu olmalı.. mutlaka olmalı."

LEYLA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now