Kul kurar, yaradan güler.Hayat bize her an beklenmedik sürprizler yapmayı sever, bazen bu sürprizler imtihana dönüşüp, işi bizi en sevdiğimizle sınamaya kadar götürür. Çaresizlik bir insanın görüp görebileceği en büyük eziyet, en büyük sınanmadır. Çaresizlik anında hiçbir uzvumuz vazifesini tam olarak yerine getiremez. Her zaman her konuda parlak bir fikri olan beynimiz bile bizi yarı yolda bırakıverir, yaşanan duruma dair çözümü bulmakta aciz kalırız.
Demir, bu akşam karanlık bir gölde, sazların arasına gömülmüş, ıssız bir bataklığa boğazına kadar saplanmıştı. Bu noktadan sonra yapacağı her hareketle daha derine gömüleceğine hiç şüphesi yoktu.
Genç adam, Esma'nın odasından çıkmış, kapının önünde kalakalmıştı, şimdi ne yapacaktı? Elindeki bilgi, haber yada her neyse adeta patlamaya hazır bir bombaydı. Aklını başına toplayıp düşünmeye çalıştı ancak mantığı ve analiz kabiliyeti onu terkedeli çok olmuştu.
"Allahım bana yardım et, bana bir yol göster. Beni affet, masum bir bebeği bir dert, bir hata olarak görmek istemiyorum zira onun hiçbir günahı yok. Ben..çaresizim, çok çaresizim. Sevdiğim kadının sonu olmaktan korkuyorum, onu kaybetmekten deli gibi korkuyorum. Sevdamız bu sınanmayı atlatamaz biliyorum, kaybettim.. kaybettim.. en kıymetlimi kaybettim. Onu ölümden korumak isterken kendi ellerimle, sözlerimle öldürmek gibi bir kader mi nasip oldu bize?"
Adamın eli ayağı titriyor, bacakları tutmuyor, dizlerinin bağı çözülüyordu, kilitlenip kalmıştı, bedenini güçbela sürükleyerek avluya yöneldi. Boş gözleri etrafı taradığında akşam yemeği için masayı hazırlayan çalışanlar dışında kimseyi göremedi. Hayat kendisi dışında ne kadar da durağan ve sıradan görünüyordu. Merdivenleri ağır aksak adımlarla çıkıp kendi katlarına ulaştığında ayakları daha fazla yürümeyi reddetmiş gibi çakılıp kalmıştı. Olduğu yere çömelerek merdivenin son basamağına oturup kara kara düşünmeye başladı.
Ne yapmalıydı?
Leyla'ya nasıl söyleyecekti?
Leyla bu haberi ondan duymalıydı ama nasıl?
Aslında önce doktora gidilmesi gerektiğinin farkındaydı ancak Esma çok emin konuşmuştu ve aniden farklı bir şekilde duyulmasına tahammülü yoktu. Bu saatte apar topar hastaneye koşma fikri gözüne berbat bir seçenek olarak göründü. İşlerin daha da karmaşık bir hale gelmesini istemiyordu zira şu halde bile hayatı tam anlamıyla arapsaçına dönmüştü.
Merdiven başında ne zamandır oturduğunun farkında değildi, zaman mevhumunu yitirmişti. Avludan gelen seslerle kendine geldi, aile yemek için masaya toplanıyor olmalıydı, o an gene ani bir karar verdi. Bu iş bu akşam bitecekti, Leyla'ya en azından bunu borçlu olduğunu biliyordu, onunla şimdi konuşacak ve karısının bir kez daha an be an yıkımına şahitlik edecekti. Aniden o geceyi, şu an sonucuyla yüzleştiği hatayı düşünürken buldu kendini.
YOU ARE READING
LEYLA (Tamamlandı)
General Fiction"Bak oğul, benim hiç karım olmadı, sevdim kavuşamadım, başkasını da istemedim. Karına kızmadan önce anlamaya çalış, onun yerine koy kendini. Sen ne kadarına razıysan o kadarını iste ondan. Ha ben erkeğim o kadın diyeceksen, onca memleketi boşa gezm...