12) Sarhoş Demir Ağa

22K 840 252
                                    


Merhabalar, bu kez biraz erken geldim sanırım. Okuyan, oy veren ve yorum yaparak fikirlerini paylaşan herkese teşekkür ediyorum. Bu bölüme usta şairin dizeleriyle başlamak istedim. İyi okumalar.

Sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
üstüm başım çamur içinde
yanıp sönen ışığına düşe kalka giderim.
                                                    Nazım Hikmet

Demir nefes alamıyordu, boğazı düğüm düğüm olmuştu, yutkunamıyor, o koca yumruyu yutamıyordu. Kendini bahçeye attı, kafası allak bullak, yüreği yangın yeriydi.
Esma masanın başında oturmuş pirinç ayıklıyordu, karısı olarak kabul etmesi beklenen kadına baktı, erkek gözüyle bakıp kadın olarak göremiyordu bir türlü, çünkü zaten deli gibi sevdiği bir karısı vardı. Gözü başka bir kadını görmüyordu. Senin nikahlı karın diye dayatan zihniyeti anlamakta güçlük çekiyordu.

Leyla onun için sevdanın, aşkın ta kendisiydi. Onu dünya gözüyle görüp tutulduğu günden beri başka bir kadın ilgisini çekmemişti.

"Leyla..güzeller güzeli sevdiği.. uçarı, hayat dolu, asi kadın..gençliğine rağmen şaşılası olgunluğuna, zarifliğine, ruhuna aşık olduğu küçüğü..bu hayattaki tek vazgeçilmezi..şimdi onun üzerine hiç tanımadığı, ilgisini çekmeyen bir kadını getirmek, ona dokunmak.. ateşlerde yanacaktı, kavrulacaktı.. olacak iş değil, akıl tutulması yaşayan bu insanlarla nasıl başa çıkacağım ben..."

Demir, boş bakışlarla bahçeyi taradı, ortalıkta kimse yoktu. Ayaklarını sürüyerek masaya yaklaştı.

Bu genç kadına da üzülmeden edemiyordu, mahvolmuş bir hayat daha duruyordu karşısında..  Bu işten kurtulmanın bir yolu var mıydı? Şimdiye kadar kimsenin hakkını yememiş, kalbini kırmamıştı. Kendi sorumluluğuna verilmiş bu genç kadına karşı vicdanen yükümlülükleri olabilir miydi?

İçinden çıkamıyor, giderek çıkmaza düşüyordu. Kendisine meraklı gözlerle bakan kadına iki çift söz etme ihtiyacı hissetti.

"Nasılsın Esma, bir sıkıntın yoktur umarım" diyerek söze girdi.

Esma şaşırdı, kocası hal hatır soruyordu, zorlandığı belliydi ama çabalıyordu.

"Sağol ağam, Fatma annem ilgileniyor benimle" genç kız inceden lafını dokundurmuştu ama Demir'in imalara takılacak hali yoktu.

Genç adam, konuşacak birşey bulamayınca kafasını öylesine salladı, yönünü çıkış kapısına döndü. Bu kez adımları hızlandı, arabasına bindi, konaktan gene kaçar gibi gidiyordu ancak serseri mayın gibiydi, nereye gideceğini kestiremiyordu.

Yolda çocukluk arkadaşı Berat geldi aklına, bir kaç yıl önce karısının üzerine kuma getirmek zorunda kalmıştı. İlk karısından çocuğu olmayınca mecbur bırakılmıştı. Demir asla çocuk için kuma getirmezdi, berdel olması, kardeşinin hayatını kurtarma gailesi elini kolunu bağlamıştı. Eli telefona gitti bilinçsizce, Beratın numarasını çevirdi.

"Berat nasılsın kardeşim, nerelerdesin"

"Demir ağa, sen beni arar mıydın? Güya şehre geri döndün ama yüzünü gören cennetlik "

"Dert bitmiyor ki Berat, buluşalım mı müsaitsen?
Eskisi gibi Hakkı babanın yerine gidelim."

"Olur tabii, geç oraya sen bende geliyorum şimdi, eski günleri yad ederiz."

Genç adam farkında değildi ama iki kadınlı bir hayatla baş etmenin yolunu arıyordu, Berat'ı araması tesadüf değildi. Aziz ile buluşabilirdi ama iki karısı olan arkadaşını aramıştı.kafasına vura vura ikinci kadını hayatına sokuyordu bu düzen.

LEYLA (Tamamlandı)Onde histórias criam vida. Descubra agora