52) Bitti mi?

24.7K 1K 617
                                    




Aşiretin aldığı kararlar, ağızdan ağıza, hızla yayılırken oluşturduğu yankı büyüktü. Herkes kendince bir yorum yaptı, kimisi "olacağı buydu, böyle olacağı belliydi" kimisi "olacak iş değil" diye mırıldandı. Kimse itiraz etmedi, çatlak sesler yükselmedi. Bilinen mutlak bir şey varsa ki alınan kararlar sorgulanmadan uygulanırdı, insanlar konuşur, bir süre sonra konuya ilgisini kaybeder ve unutulur giderdi.

Kozanlı konağına haber bomba gibi düştü zira alınan kararlar onlar için milat niteliğindeydi. Esma, böyle bir kararla kuma gitmiş, gene benzer bir kararla çarpık evliliği sona ermişti, her iki durumda da onun fikrini soran olmamıştı.

Erkekler kendi aralarında toplanıp, kadınların kaderi hakkında pervasızca kararlar almayı kendilerine görev addetmeye devam ediyordu. Esma'ya yeni bir kader biçilmişti, ilk seferinde kaderine boyun eğerek, sorgulamadan kabullenerek hata etmişti. Önüne çıkan fırsatları elinin tersiyle itmiş, üzerinde düşünmemiş, değerlendirmemişti. Böylece yol ayrımlarını kaçırmış ve makus talihine yenilmişti.

Elbette öğrenilmiş, öğretilmiş çaresizlik rehberliğinde yol almak, mücadeleyi baştan bırakmak kolaydı. Teslimiyet, insanın yükünü hafifletirken, iradesini de elinden alır, Esma, bu ayrıntıyı gözden kaçırmıştı. Bu dünyadaki en değerli şey kendi benliğimizdir, kendini kolayca feda edenler, en kolay feda edilip, harcananlardır.

Hülya annesinden duyduklarıyla bir değil iki kez yıkıldı. Fatma hanım, neredeyse oğlunu ölüme götüren kazanın faillerini öğrendiği an hissettiği öfkeyle konağın duvarlarını inleterek haykırdı.

"Evimi, ocağımı söndürdün Hülya! Senin kocan olacak o kansız arabanın frenleriyle oynamış. Kaza değil, cinayetmiş! Oğlumu benden alacakmış! Kaza değilmiş! Torunum, hamile gelinim! Ne yaptın sen? Başımıza nasıl bir bela sardın?"

Genç kadın annesine boş boş baktı, duydukları gerçek olamazdı değil mi? Ferhat, bu kadar ileri gitmezdi, cana kastedecek adam değildi. Onu sevmişti, gerçekten sevmişti.. bir caniyi sevmişti, bir vefasıza, düzenbaza güvenmişti. Üzerine kuma getirdiği halde onun mazeretlerine inanmak istemişti, buraya gelirken dahi ondan tam vazgeçmiş sayılmazdı.

Avlunun ortasında dizlerinin üzerine düştü, bir yıl önce Kemal tarafından gene aynı şekilde fırlatılmıştı buraya. Başına dayanan namlunun yeri inceden inceye sızladı, sanki oradan tam da şu an vurulmuştu.

"Keşke o anda o tetiği çekmiş olsaydı, orada bitseydi her şey.."

Dudaklarından dökülenleri sadece kendisi duyuyordu, zira annesi kendi derdine yanmakla meşguldü. Bundan böyle hiç silinmeyecek izler bırakmıştı herkesin yüreğine. Avludaki hengameyi duyan Esma, hemen biraz ilerisinde ayakta dikiliyordu. Yüzü kireç gibiydi, gözlerinde ki acı, kardeşinin yaptıklarına inanamayan ifadesiyle karışmıştı.

Esma, günlerdir kabuğuna çekilmişti zaten. Demir, yoğun bakımdayken kapının önünde bekleyenler arasındaydı ama kimse onun farkında değildi. Adam uyandığında nedensizce içi rahatlamıştı, ölmesinden korkmuştu. Sonrasında yanına gidememişti, kimse onu görmüyor, duymuyor gibiydi, neredeyse görünmez olmuştu.

Şimdi tüm olanların suçlusunu ilan eden feryatlar, kulaklarına doldukça kahroluyordu. Genç kadın, Hülya dün gece konağa döndüğünden beri diken üstündeydi. Fatma hanımın dizlerini döve döve haykırdığı son cümleyle bu konaktaki hayatının sona erdiğini öğrenmiş oldu.

"Berdel bozuldu! Senin başlattığın lanet nihayet bitti, hemen boşayacaksın o kansızı! Kaçıp gittiğin günden beri başımız dertten kurtulmadı, evladım dedim, arkanda durdum. Bana bir evlada mal oldun, doğmamış torunumuzdan edecektin bizi! Leyla'ya bir şey olsa abinin hali nice olurdu hiç düşündün mü? Hamile gelinimin ne günahı vardı?"

LEYLA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now