45) Bu Kadar Çok mu Sevdin?

18.9K 1K 577
                                    



Aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasır gibidir. Ya canın acıya acıya adım atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. İki yolda da tek bir gerçek olacak; canın çok ama çok acıyacak.
                                                            Mevlana

Genç adamın başına ne geldiyse panik anında aldığı ani kararlar yüzünden gelmişti ve şimdi bunlara bir yenisini eklemekte tereddüt etmiyordu. Sonuçlarını düşünmeden atacağı bir adımın onları felakete sürükleyeceğini düşünemeyecek kadar canından bezmişti. Demir, dalavere, entrika bilmiyordu, şimdiye kadar Esma'yı boşadığını gizlemekten çok sıkılmıştı. Yaşadıkları kandırmacaya bir son vermek, sevdiği kadını maruz kaldığı eziyetten kurtarmak istiyordu. Leyla'nın gözlerinde gördüğü her gölgenin kendi hatası olduğunu biliyor, üzülmesine dayanamıyordu.

Leyla, adamın kurduğu cümlelerle dumura uğramıştı, gözleri şaşkınlıkla irileşirken bir eli kocasının dudaklarının üzerine kapandı.

"Çıldırdın mı sen? Şimdi, şu anda olacak şey mi bu? Baban bugün hastaneden çıktı, böyle bir şeyi kaldıramaz, şimdiye kadar ne yaptıysan vicdanın yüzünden yaptın. Bugün ne değişti, ona bir şey olsa gene herkesten çok senin canın yanacak."

Demir, kadının avucuna dudaklarını bastırarak elini tutup, dudaklarından uzaklaştırdı.

"Benim canım her türlü yanıyor, böyle devam edemeyiz.. senin canın yandıkça kendimden nefret ediyorum."

"Demir.. bu kadar insanın içinde ben Esma'yı boşadım diyerek ilan etmen ne kadar doğru? Ne olursa olsun bir kadını bu şekilde rencide edemezsin, bu senin tarzın olamaz."

Demir, karısının tasvip etmeyen bakışlarıyla omuzlarını silkti, kimse onları düşünmemişti, herkesi düşünmekten kaybetmemiş miydi?

"Seni kim düşündü söylesene? Sen rencide edildiğinde kim üzüldü? Ben son iki yıldır hiç tarzım olmayan çok şey yaptım ve ikimizi de yaktım, yıktım. Ben ölsem kim üzülecekti, kim yıkılacaktı? Senden başka kim yanacaktı bana söylesene kim?"

Leyla, adamın düşüncelerine akıl sır erdiremedi, nasıl kendini böylesine değersiz hissediyordu? Ona bakarken gördükleri hiç hoşuna gitmiyordu, kollarını adamın beline hızla dolayıp başını göğsüne yasladı. Adamın kolları hemen omuzlarını sarmış, çenesi başının üzerindeki yerini almıştı.

"Demir.. bu halin hiç sana benzemiyor, sen hiçbir zaman böyle bir adam olmadın. Ailen seni seviyor, kabul, biraz garip bir tarzları var ama yine de kendilerince seni seviyorlar, böyle hissetmen doğru değil. Hadi misafirlerin yanına geri dön ve beni merak etme, aynı şeyler olmayacak. O dediğin de bugün olacak iş değil, bugün o gün değil."

Adam karısına sımsıkı sarılarak, dudaklarını saçlarına dokundurdu.

"Seni seviyorum.. seni çok seviyorum. Hala benim yanımda olman tek tesellim, sakın vazgeçme, sakın beni bırakma. Geri kalan her şeyle başa çıkarım ama bunu kaldıramam."

Leyla, merdivenlerden inerek salona ilerlerken arkasından endişeli gözlerle izledi.

"Hadi bakalım, inşallah dediğin gibi olur yoksa bu gecenin sonunda olacaklardan ben sorumlu değilim."

Genç kadın, salonun kapısında durup gelenlere "Hoşgeldiniz" demiş, onların "geçmiş olsun" dileklerini nazikçe yanıtlamıştı. Esma, hala evin gelini olarak biliniyor, Hazal'la birlikte çalışanlara yardım ediyor, misafirlere ikramda bulunuyordu.

Leyla, kalabalıktan uzaklaşmak amacıyla mutfağa yöneldi, Elif, onu görünce hemen yanına gelmişti.

"İşten geldin, karnın açtır senin, gel hadi hemen yemek koyayım, burada yersin değil mi?"

LEYLA (Tamamlandı)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz