♦️BÖLÜM 55♦️

97.8K 3.5K 1.2K
                                    

İyi okumalar.❤

Son baharın soğuk ayazı,havanın kararmasıyla beraber etkisini iyice arttırmıştı fakat Roza ve Baran'ın yüreklerinden birbirlerine doğru akan duygularının sıcaklığı onları dış dünyanın soğuğundan koruyordu.

Elbette ki Roza'nın üşümeyişinin bir diğer sebebi de yanına sığınmış olduğu adamın kendisini sımsıkı sarmış olması ve üzerlerine örtmüş oldukları polardı. Bakışları, manzaraları olan denizden elindeki çay dolu bardağa kaydığında gülümseyerek başını hafifçe kaldırıp zaten kendisini izliyor olan kocasına baktı ve alayla konuştu.

"Galata kulesi gibi bir yerde baş başa yemek yedikten sonra sahile gelerek yer minderlerine oturup pet pardakta çay içmemiz."

Kocasının kendisini izleyen gözleri,duyduğu sözler ile gülümsemesine karşın hafifçe kısıldığında Roza onun yakışıklılığını bir kez daha kabul etmiş olmanın etkisiyle derin bir iç çekerken adamın sesi doldu kulaklarına.

"Orası senin içindi yavrum,burası da benim için. Bana kalsa gelir burada ihtiyarın mis gibi tavuklu pilavını yerdik."

Roza'nın yüzündeki tebessüm,kocasının söyledikleri ile büyürken gözleri biraz ilerideki seyyar tavuklu pilav arabasının başındaki yaşlı adama kaydı. Kocasının o adamı kastettiğini,buraya geldikleri ilk an selamlamış olmalarından anlamıştı.

Hâlâ yaşlı adamın üzerinde olan gözleri, kocası tarafından kendisine daha çok çekildiği an hemen adamı bulduğunda Roza,bir eli kolunun üst kısmında olan adamın orayı okşadığını hissettiği an tekrar sesini duydu.

"Halinden memnun değilsen kalkalım?"

Normalde bu soruyu ciddiye alabilirdi Roza,fakat kocasının kendisini iyice kolları arasına alıp üzerine doğru eğilerek bakışlarındaki imâyı sesine de yansıtmış olması nedeniyle kesinlikle bir ciddiyet barındırmadığı sorusunun sadece bu hâllerini gözlerine sokmak istemesinden olduğunu biliyordu.

Öyle ki,adam zaten farkındaydı karısının keyfinin yerinde olduğunun. Kendi keyfine ise diyecek söz yoktu. Düşüncelerini ve duygularını yatıştıran denizi kolları arasına almış olduğu bu kadın ile izlemek,onu kollarının arasına almış olabilmek,kokusunu duyumsayabilmek,gözlerine bu kadar yakından bakabilmek ve en önemlisi ise onun parıldayan gözlerinin odağı olabilmek adama kendini dünyanın en muazzam zaman dilimindeymiş gibi hissettiriyordu. İsterdi ki zaman şimdi dursun. İsterdi ki kolları arasına aldığı bu kadın ömrü boyunca burada kalsın.Ve Baran yine isterdi ki gözleri ömrünün son anına kadar böyle mutlu baksın.

O an karısı onun bu imâlı bakışlarından çekindiği için gözlerini elindeki pet pardağa indirdikten sonra bardağı yan taraftaki zemine bırakıp ellerini ısınması amacıyla birbirine sürttüğünde kaşları hafifçe çatılan Baran bu kez ciddi bir şekilde konuşmaya başladı.

"Üşüyorsun,kalkalım hadi."

Roza,kocasının söyledikleriyle eş zamanlı olarak elini omzundan indireceğini hissettiği an hiç düşünmeden elini adamın omzundaki elinin üstüne koydu ve geri çekmesini engelledikten sonra gözlerini kocasına çevirdi.

"Üşümüyorum,biraz daha kalalım."

Bakışlarına mı eriyecekti karısının,yoksa içten çıkan ses tonuna mı? Kadar veremedi adam. Üstlerine örtmüş oldukları poları büyük bir kısmı karısının üstünde kalacak şekilde daha sıkı sardı ve zaten çeketini örtmüş olduğu çıplak bacaklarını da bir kez daha örtmüş oldu.

Roza kocasının sıcak bedenine iyice sığınırken yüzü boynuna denk geldiği için burnuna dolan kokusuyla göz kapakları hemen gardını indirip kapanırken kendisi de ciğerlerine ulaşan kokunun tadını çıkardığı sırada kocasının kulağına ilişen ve fısıltısını duydu.

GÜN DOĞUMUTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon