Bölüm 43

1.5K 129 81
                                    

Hemmings'lerin evine tekrar uğrayacağım hiç aklıma gelmezdi.

Daha da doğrusunu söylemek gerekirse, sahteden bile olsa bir süreliğine buraya sık sık uğrayacağım hiç aklıma gelmezdi. Ama olmuştu. Şimdi buradaydım ve... kurduğumuz plan beklediğimiz gibi bir sonuçla son bulana kadar da burası uğrak yerlerimden birisi olacaktı. Onca sinire, öfkeye ve kalp kırıklığına rağmen planı mahvetmemek için kendimi zincirlemem gerekecekti. Umarım bunca çabaya ve sancıya değecek bir sonuç alırdık.

Luke arabasını garaj yoluna park ettikten sonra onu peşinden takip ederek içeriye girdim. Bizi kapıda Bayan Lynn karşıladı. Onu buraya annemle birlikte geldiğim, berbat geçen akşam yemeğinden hatırlıyordum. Birkaç saat içerisinde canımı sıkmamış tek insan o olabilirdi. Orta yaşlıydı, saçlarını sıkı bir şekilde geriye doğru tarayıp at kuyruğu yapmıştı. Gözlerinin etrafına yerleşen yaş çizgileri onu son gördüğüm zamana kıyasla biraz daha belirgindi. Saçlarını öyle sıkı toplamıştı ki gözlerinin çevresi de gergin görünüyordu.

Bayan Lynn'in de beni burada bulmayı ummadığından emindim. Luke anahtarla kapıdan içeri girdiğinde, tıkırtı seslerini duyup antre girişine dolgu topukluları üzerinde koşar adım gelmişti. Elinde minik bir havlu vardı. Hemmings ailesi için sıradan bir çalışan olmadığını düşünüyordum, hem onlara hem de işine değer veriyor gibi görünüyordu. En azından bakışları öyleydi.

"Ah... siz miydiniz?" dedi yarı şaşkın, yarı sevecen bir sesle. "Hoş geldiniz."

"Evet, beklemiyor muydun?" Luke eğilip Bayan Lynn'i yanağından öptü. Bayan Lynn ufak tefek bir kadın olduğu için ikisini bu şekilde görmek beni gülümsetmişti.

Bayan Lynn'in bembeyaz yanakları hafifçe pembeleşmişti. Elinin tersiyle Luke'un göğsüne şakayla karışık vurdu. "Serseri. Neden misafir getireceğini söylemedin? Bilseydim biraz hazırlık yapardım."

"Jane misafir değil. Benim yakınım."

Gözlerim Bayan Lynn'den Luke'a çevrildi. Hislerim ve şüphelerim yüzünden bakışlarımda bir endişe olduğunu itiraf etmem gerekirdi. Bu zamana kadar hissettiğim, hatta şüphelendiğim ne olduysa bir şekilde önüme doğrular olarak çıkıp gelmişti. Aynısının Luke için de geçerli olmasını istemiyordum. İlk kez yanılmaya ihtiyacım vardı.

Sonra bir an, oyunda olduğumuzu fark ettim. Ev halkına karşı bir yalan uyduruyorduk ama onlar bunun böyle olduğunu bilmiyorlardı. Açıkçası şu farkındalık anıma kadar ben de tamamen unutmuş sayılırdım. Bu nedenle suratımdaki alık bakışların izlerini siliverdim ve olabileceğinin en samimi haliyle gülümsedim.

Bayan Lynn bu sefer alıcı gözüyle beni süzmeye başladı. Muzip bir gülümseme ince dudaklarındayken, "Eh, peki madem," dedi. "Geçen sefer yiyemediğin tatlıdan hazırlayayım öyleyse. Yemeğe kalacak mısınız?"

"Hayır, teşekkürler. Zahmet etmeyin lütfen—"

"Zahmet olur mu hiç? En azından bu kadarını yapayım. Hem en son geldiğinde o tatlıyı yiyememen beni çok üzmüştü."

Bu seferki gülümsemem içten olması için kendimi zorlamadan, öylece dudaklarıma yerleşmişti. Bir büyüğümden şefkat ya da nezaket görmeyi özleyeceğim günlerin geleceğini hiç düşünmezdim. Üstelik... teknik olarak Bayan Lynn bana çok yabancıydı. İkinci kez görmeyeceğimden emin olduğum birisiydi. Şimdiyse onun gösterdiği bu sıcak davranışlara karşı minnettar olduğumu hissediyordum.

Antre girişinde birkaç dakika daha bu şekilde durduktan sonra Luke, Bayan Lynn'e, "Biz odamda oluruz, haberin olsun," dedi.

Bayan Lynn başını onaylarcasına salladı. Luke'un peşine takılmadan önce nezaketi ve iyi niyeti için Bayan Lynn'e teşekkür etmek istedim. "Teşekkür ederim Bayan—"

You Belong With Me || hoodWhere stories live. Discover now