49.Bölüm Hatice

8.3K 816 60
                                    

Ali'nin yumruğu ile sendeleyen Levent adama karşılık vermeye dahi çalışmadı, arkasını dönüp gideceği sırada Ali'nin öfkeli sesi ile olduğu yerde durdu.
"Ulan biz sana acıdık ! Oğluna kıyamadık da Hatice'yi bu evde bıraktık. Sen nasıl insanların onun hakkında konuşmalarına izin verirsin ! "

Levent sinirle ve şaşkınlıkla adamın yüzüne baktı.
Mirza ve Bilal iki adamı sakinleştirmek için yanlarına gelince Ali onu tutan Mirza'ya daha çok sinirlendi.
"Sen kefil oldun . İyi adam dedin bak ne yaptı ?"
"Ne yapmışım ben Ali ! Tek yaptığım ona sığınmak ! Benim gücüm bitti anlıyor musun ? Acıdık diyorsun ya yine acı Ali daha beter haldeyim Hatice'den başka oğluma ve bana sahip çıkacak , ayağa kaldıracak kimsem yok ! Namusuna bakmadım ben . O senin namusun değil benim oğlumun annesi ! "

"Bak hala ne diyor ! Ulan niye milleti laf sahibi ediyorsun ? Niye lan !"

"Ali bir sakin ol ! Bunlar böyle sokak ortasında , yas evinde konuşulacak konular değil . Adam annesini kaybetti. Hem insanları bilmiyor musun ? Sen boşandığın için bile konuşmadılar mı ? Kimi yenisi ,genci gelince amca kızını boşadı dedi . Kimi başka türlü laf etmedi mi ? " deyince Ali biraz olsun sakinleşti.

Yukarıda evde ise farklı olaylar yaşanıyordu.
Hatice'nin ağlamasına daha fazla dayanamayan Hazal salona dedikodu yapan hala fısır fısır konuşan kadınların karşısına dikildi.
Geldiklerinden beri konuşan hiç susmayan üç kadının önünde durdu.

"Hepinizden Allah razı olsun . Acımızı paylaştınız var olun . Helvaları paket yaptık kapıdan çıkarken dağıtacağız !" Deyip dış kapıyı doğru yürüyüp açtı .
Herkes neye uğradığını şaşırken dedikodu kazanın kaynatmaya gelen üç kadın hemen ayaklanıp evden çıktılar.
Diğer kadınların bazısı Hazal'a hak verirken bir kaçı homurdanarak yerlerinden kalktılar.

Salondaki uğultunun artması ile ağlaması duran Hatice ne olduğuna bakmak için odadan çıktığında , gitmek için ayaklanan kadınlar ile şaşkınlığa uğradı.
Kapı ağzında gidenlerin ayakkabılarını çevip bekleyen Hazal'ı görünce şaşırdı. Hazal ise omzuna silkerek kapıdan çıkanlara helva paketleri de vermeyi unutmadı.

Kadınlar söylene söylene binadan çıktılarında dışarıdaki erkekler bu duruma şaşkınlıkla bakakaldılar.
Uzaktan akraba olan olanlardan hiç bir şey anlamayan orta yaşlı bir kadın Levent'in yanına gelip sarıldı.

"Başın sağolsun oğlum Allah seni oğluna bağışlasın. "

"Asiye abla niye gidiyorsunuz ? Yarın yemek verilecekti. "
Kadın , adamın eline dostane bir şekilde tuttu.
"Sen hayrını daha başka şekilde yap oğlum. Bu giden dedikoduculara yemek vermesen de olur . Hatice kızımda nur yüzlü belli kalbide güzel. Kimseyi dinleme sahip çıkın birbirinize !"deyip vedalaşarak gitti.

Mirza ve Bilal giden kalabalığa öylece bakıp yukarıda ne olduğunu anlamak için merdivenlerden doğru hızla yöneldiler .
Yanlarında hala sinirden köpüren Ali'yi de götürmeyi unutmadan yukarıya eve çıktılar.
Bir kaç tanıdık ve komşunun olduğu salonda Hazal'ı görünce Bilal kaşla gözle karısını yanına çağırdı.

"Ne oluyor burada? Millet niye birden ayaklandı ? "
"Ben kovdum. "
Adamlar şaşkınlıkla kıza bakarken Hazal içerise kuran okuyan kadınların kapısını kapattı.
"Gidenlerin hepsi değil ama bir kaçının canı kendi helvasını çekmişti bende elimizde olanı verdim yolladım ."
Mirza , kuzeninin deli damarının attığını anlıyordu da ne olduğunu bir türlü çözemiyordu.

"Safinaz ne diyorsun baştan anlat ? "

"Bu giden bir kaç koca ağızlı Hatice ablanın bu evde kalmasını , boşanmasını , kumasının geldiklerinden beri lafını ettiler sustuk dedik sabır . Sonra işte Levent odaya Hatice "
Bilal kızın sözünü dinlemeden lafa karıştı.
"Abi diyecektin sanırım!"

Bir Uzun Yoldan Geldim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin