56.Bölüm Aycan

9.3K 876 56
                                    

Mirza, odasının penceresinden  güneşin doğuşunu izlerken son zamanlarda yaşadığı kaybetme korkusunu günlerdir  unutmaya çalışıyordu.
Ölen karısından sonra Aycan'ı kanlar içinde gördüğü o an  kaderine lanet etmişti.

Kimi severse ona zarar verdiğini düşünmeye dahi başlamıştı.
Aycan'ı kaybederse nasıl ayakta kalıp , yaşayacağını aklının ucuna dahi getirmek istemediği için telefonu eline alıp sevdiğinin sesini duymak aradı.
Ekranda yazan bal aranıyor yazısı bile adamın yüzünde güller açtırırken hattın diğer ucundan gelen "Günaydın sevgilim." Diyen Aycan ile Mirza'nın keyfi hepten yerine geldi.
"Sana da günaydın iki gözümün çiçeği ,özledim seni !"
Diyen adam ile Aycan'a neşe ile kıkırdadı.
"Gören duyanda günler haftalardır görüşmüyoruz sanacak. Ayrılalı kaç saat oldu ki ?"
Genç kız saate bakıp hesaplamaya çalışırken Mirza gür sesi ile " Beş saat otuz iki dakika oldu."
Aycan şapşal bir ifade ile gülümseyerek yataktan kalktı.
Günlerdir havanın kötü oluşundan sonra güneş ışıklarının odasını doldurması ile daha da neşelendi.
"Hava çok güzel bugün ne yapsak ki !"
"Bana kalırsa tam düğün havası "diyen adamın sözleri ile durgunlaştı.

Aycan'ın yüzündeki gülümsemenin soluşunu ,içine çöken acıyı görmeden hissetti.
"Tamam asma gül yüzünü beklerim. Kevser teyzemin ardından nasıl oynarım.
Kaçarın yok bal çiçeğim seninle davullu zurnalı düğün yapacağım." Deyince Aycan biraz olsun rahatladı.

O da evlenmek,artık sevdiği adamın kollarında olmak istiyordu ama Hatice ve Levent'in durumunu yoluna koymadan ,Kevser hanıma verdiği sözü tutmadan kendisi mutlu olamazdı.
Genç kızın sessizliği ile Mirza'da derin bir iç çekti.

"Seni almaya geleyim de güzel bir kahvaltı yapalım ne dersin?"

"Şey Mirza bugün ben Hatice ablaya gidecektim.
Abimi durdurdum karışamazsın falan dedim ama insanlar susmuyor.
Annem bile homurdanmaya başladı.
Bu işin sonu nereye varacak bilmiyorum.
Keşke birbirlerinin yaralarına iyi geldikleri gibi kalpleri de sevse.."

"Aycan ,böyle şeyler sokma Hatice'nin aklına güzelim.
O önceden abinin karısıydı . Bu meseleye karışman doğru değil." Aycan derin bir iç çekti.
"Of tamam ben yapmam gerekeni yaptım . Boşandılar.
Bundan sonra Levent ile aralarında bir şey olacaksa buna ben vesile olmayacağım."

Mirza başını sağ sola salladı.
Sevdiği kızı artık tanıyordu .
Aycan bir şeyi bu kadar çabuk kabul edip ,vazgeçmezdi.
Kesin şimdiye kadar çoktan bir şeyler karıştırmıştı.
Hatta bugün Hatice'yi görmeye gitmek istemesinin bile bir nedeni olmalıydı.

Mirza bunları düşünürken genç kız adamı haklı çıkaracak bir şeyleri ağzından kaçırdı.
"Bütün mahalle onları konuşuyor.
Başlarında yeteri kadar dert yokmuş gibi bir de Belma hanım dolanıyor.
Kadın ev sahiplerinin evine  bile gidip rahatsız etmiş yüzsüz şey  .
Sanki iki günde çıkan dedikodu onun çocuğunu terkedişini haklı çıkaracak !
Ev sahipleri Allah'tan Kevser teyzeyi , Levent 'i ve Hatice'yi de çok seviyor .."

"Peki güzel sevgilim sen bütün bunları nereden biliyorsun? İyi ki bu meseleye dahil değilsin Aycan yoksa neler olurdu bilmiyorum."diyen adamı şaşkınlığa uğratmaya devam etti.

"Nikahlarını çoktan kıyardım . O sırık benim kuzenimden daha iyisini mi bulacak!
Ben Hatice ablayı abimin karısı olarak görmüyorum o benim kuzenim birlikte büyüdük kardeş gibi.
Haticem o arkadaşının Canavar oğlunu bile uslu bir bebeğe çevirdi ondan daha iyisini mi bulacak ."diye söylenirken Mirza kaşlarını çattı.

"Onlar evlensin ama biz bekleyelim böyle adalet mi olur ?"
"Davul zurna isteyen  sensin Ayıcım ben değil. Herkese nasıl oynadığını göstermek isteyende sensin. " 

"Ha ben davul zurnalı düğün istiyorum diye evlenemiyoruz öyle mi ?"

Aycan düşündü Mirza'yı kudurtmak hoşuna gittiği için konuşmaya gazlamaya devam etti.

Genç kız , Hatice mevzusundeki katkısını ev sahipleri ile yaptığı  iş birliğini saklamak için uğraşırken kendi başına açacaklarından haberi dahi yoktu.

"Evet sen tutturdun davulla zurnaya oynaya oynaya gelin alacağım diye ! Sanki ben dedim herkese hamamda nasıl bayılır göster diye !"

Mirza kızın sözlerine kahkahalarla gülüp aynı soruyu tekrar sordu.
"Sen davul zurna falan istemiyorsun yani ! Her hangi bir gelinlik bile olsa razısın öyle mi !"

"Elbette her kız gibi düğün hayalleri kurdum ama bu hayali kurarken yedi sekiz yaşındaydım.
Ben en çok beni seven deli gibi sevdiğim bir adamın hayalini kurdum. Eh şansıma düşen ayı falan ama pamuk kalpli dev bir adam.
Senin  elini tutup sarıldıktan sonra ben çuval giysem bile olur ."

Genç kız kendince  romantiklik yapmaya çalışırken karşısındaki adamın Mirza olduğunu unutmuştu.
Aycan ,Hatice mevzusunun unutulduğunu düşünerek gülümserken Mirza kızın az kalsın kendi nefesinde boğulmasına neden olacak sözleri bir çırpıda sarfetti.

"İyi madem hazırlan evleniyoruz !"

Aycan, bir yandan öksürüyor bir yanda da telefonu hala kulağında tutuyordu.
"Ne ,ne dedin sen !"

"Evleniyoruz dedim ! En geç akşama kadar bu iş bitecek. Davulda zurnada istemiyorum.
Sen benim elimi tut benimle balayına çık .
Davulu zurnayı her çocukta  çaldırırım nasılsa !"

Aycan,öksürük krizinden zorlukla çıkıp derin derin nefes aldı.
"Benimle dalga geçiyorsun ne demek akşama evleniyoruz.
Abim ve anneme ne diyeceğim hiç düşündün mü ?  Hem sen daha beni adam akıllı istemeye bile gelmedin !"

Adam kızın sözleri ile durup bir kaç saniye düşündü.
"Tamam canım isteriz. Söyle abine bu akşam istemeye geliyoruz."

Aycan, adamın sözleri ile hem rahatlamış hemde az da olsa çabuk vazgeçtiği için kırılmıştı.
"Aycan'ım orda mısın ? Akşam isteyelim yarın sabah evleniriz ne dersin ? Aslında  bana kalırsa boşver istemeyi falan  gel şu imzayı bugün atalım. Sonuçta feminist kızsın seni mal gibi niye isteyelim ,hemde bir çiçek çikolataya gideceksin!"
"Mirza ya saçmalama ,olacak şey mi ?"

"Uğraştırma beni be güzelim çiçekle böcekle ,biz direkt bal yeme aşamasına geçelim." Deyince genç kızın yanakları al al oldu.
"Ayısın Mirza cidden ayısın." Diye sinir olurken adam hattın diğer ucundan seslendi.
"Bal seven ayıyım. Hadi evet de kavuşalım. İkimizde deliyiz madem son bir delilik daha yapalım."

Mirza sabırsızlıkla bir sağ bir sola volta atarken , Aycan ne demesi gerektiğini düşünüp duruyordu.
Romantik ve aşık yanı tek başlarına gidip evlenmek isterken mantıklı ve sağduyulu tarafı annesini ve abisini üzmek istemiyordu.
Madem bir yola girdik kimsenin gönül rızası olmadan olmaz diye düşünerek derin bir nefes aldı.
"Bence şöyle yapalım. Biz seninle Hatice ve Levent beyimizi ziyarete gidelim.
Yarın istersiniz hemde nişan yaparız. İki haftayada evleniriz. Nasıl fikir ?" Dedi.

Mirza ,belirsiz bir tarihtense iki hafta sonra kavuşacağını düşünerek gülümsedi.
"Şimdi sen bana evlenme teklifi mi ettin ? Eğer öğleyse düşünmem lazım . Ben iyi aile erkeğiyim babama sormadan olmaz !" Diyerek kahkaha attı.
Aycan ise hem adamın sözlerine gülmüş hemde telefonu bir an bile düşünmeden yüzüne kapatmıştı.

Genç kız kendisini huzurla yatağının üzerine bırakırken Hatice'ye onu ziyarete geleceğine dair mesajı yazıp yolladı.

Telefonuna gelen mesaj ile ise gülerek yataktan kalktı.

"Seni seviyorum bal gözlüm. Hadi hazırlan önce yüzük işini halledelim sonrada Hatice meselesini halledelim yoksa sen rahat edemezsin."

Bir Uzun Yoldan Geldim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin